Gülser Anne`den Tavsiyeler-14 (TU Tu Maaşallah...)

Gülser Anne`den Tavsiyeler-14 (TU Tu Maaşallah...)
Gülser Anne`den Tavsiyeler-14 (TU Tu Maaşallah...)

Anlamını sorduğumuzda nazar; Arapçadan gelme, “bakış” manasındadır. Mahiyetini yine de tam olarak bilemediğimiz hisse dayalı bakış dalgasıdır, bu dalganın sonuçları o anda kişinin, hâkim olabildiği ya da olamadığı duygularına göre değişir. Belki çok kabaca, insanın oluşturduğu kader... de diyebiliriz, dedi Gülser anne. Açıklaması çok karmaşık gelebilir ama, etki tabi ki bir anlık. Çok beğendiysen “Maaşallah Baarekallah” deyiver de nazar değmesin kızım, dedi… :))

İnsanlar en sevdiğine eşine, evladına, beğendikleri eşyaya, yakınlarına nazar değdirebilir. Farkında olmadan, gözle gelişen bir olay. Bir de başkasının mülkünü, karısını, kocasını, yaşantısını, yediğini, giydiğini, evini, eşyasını, geçimini, mutluluğunu, sosyal ilişkilerini, güzelliğini... boyunu posunu vs. vs. görüp haset eder, bunu ilk fark ediş organı göz olup niyetine göre bir akım oluşturur, neticede inanılması zor felaketler ortaya çıkar.

Bir solukta dinlerken Gülser Anneyi, bunları sizlere sunabileceğim için kendimi şanslı hissettim.

Nazar değmesi, inancımızda var olup bununla ilgili ayetler de indirilmiştir. Ben de bunların bilinmesi yönünden biraz olsun yol göstermek isterim diyor. Gözden çıkan şualar ağacı devirir, insanı çatlatır, nereden geldiğini bilmediğimiz kaza, hastalık, sakatlanma, yuvaların yıkılması, gençlerin bunalımı, ağır hastalıklar, vurmak... kırmak... intihar, işlerin ters gitmesi, mali durumun bozulması gibi durumlara sebep olur.

Sağlığın, yaşamın ve mutluluğun sağlanması ve devamı için, kendisine ve sevdiklerine karşı bıkmadan sistemli olarak uygulanması gereken dualar vardır. Bu, ruh ve beden sağlığı ve yaşantımızda başa gelebilecek akla gelmedik olayları önlemek için çok önemlidir. Dinimizin getirdiği sebep ve kolaylıklara sarılmamız lazım, bir müslüman az çok sebepleri fark edebilir.

Nazar deyince yarı ciddi-yarı alay tarzı ifade vardır bazılarında. Bilmezler... Nazarın etkileri o kadar büyüktür ki, etkisini, bütün bir ömürde, “her şey ters gidiyor” da bile arayabilirler.

İnsanlar kaza geçiriyor, “İşte, dikkat etmedi, şöyle yapsaydı, böyle yapsaydı diye bir sürü konuşmalar oluyor, bunun tamamını hataya bağlayabiliyorlar... Genelde işin manevi yönünü araştırmazlar. Kişi, çevresindeki gözlerden, akraba, ahbap, dost, bunlardan ama iyi ama kötü şua toplamıştır. Dilden bir hasetlik veya özenme sonucu, kişi veya kişilerin farkında olmadıkları ama hissettikleri bir ağırlık, bir yoğunluk, bir terslik vardır. Çok değişik durumlarda ortaya çıkar etkileri. Kiminin evi yanar, kiminin kocası ölür, kimi durup dururken iftiraya uğrar, kimi eşiyle kavga eder, kimi araç kazası geçirir, bazen de ufak tefek zararlarla atlatılır.

Peki, ama ne yapalım? diyor Gülser Anne... Allah her şeyin çaresini vermiş, diyor. Kuran-ı Kerimde Mülk Suresi, Cin Suresi, Adiyat Suresi, Tekasur Suresi. Bunları okuyan mümin kul hem Allah rızasını kazanır, hem korunmanın devamını sağlamış olur. Başına gelebilecek belaları def etmiş olur. Sürekliliği sonunda da kul, Allah`la bütünleşirse zaten bazı şeyler zuhur eder, kalp gözü açılır, kaderi ve tevekkülü öğrenir, Rabbinin denetimi altında olduğunu fark eder, bütün bunlar kulu Rabbine yaklaştırır.

İbadette taat ve huzuru artar, her şeyin nedenlerine sarılır ve maksat hasıl olur... diyor. Ağır gibi geldi sanki. Sanırım tekrar tekrar okumam lazım. Ne dersiniz :))

Selam ve duayla kalın, sevgiler...