Üsküdar Kadın Sığınma Evi Ziyareti

Üsküdar Kadın Sığınma Evi Ziyareti
Üsküdar Kadın Sığınma Evi Ziyareti
Üsküdar’da bulunan kadın sığınma evine yaptığımız ziyarette sığınma evinin müdiresinden bilgi aldık, sığınma evini gezip sığınanlar ile de görüştük.

Sığınma evleri belediye ve il sosyal hizmetler olmak üzere iki kuruma bağlı olarak hizmet vermeye devam etmektedirler. Belediyeye bağlı olarak hizmet veren sığınma evleri Üsküdar, Pendik, Eyüp, K. Çekmece, il sosyal hizmetlere bağlı olanlar ise Maltepe, Kadıköy, Bahçelievler’ dir. Mor Çatı da il sosyal hizmetlere devredilmiştir.

Üsküdar Kadın Sığınma Evi Mayıs 2008’de açılmış, henüz 1 yıllık geçmişi olan bir sığınma evidir. Burası çok yeni bir kurum olması sebebi ile daha eski sığınma evlerinin deneyimlerinden faydalanmak için bu merkezler ile sürekli iletişim halinde bulunmaktalar.

Misafir kabul sayısı 9 çocuk, 9 bayan olmak üzere 18 kişidir. Ancak başvuru ve çocuk fazlalığı sebebiyle genelde kapasitenin üzerine çıkılmaktadır. Annelerin küçük çocuklarını yanlarında yatırarak idare edebilmeleri nedeniyle bu sayı zaman zaman 50 kişiyi dahi bulmaktadır.

Misafir olma süresi ise azami 3 aydır. Ama mağdurenin içinde bulunduğu şartların zorluğu sebebi ile bazen bu süre özel izin ile aşılabilmektedir.

Yerleşen misafirlerin profilleri; genelde 25-45 yaş arası, çocuklu, eşinden veya ailesinden şiddet görmüş, aldatılmış, içki içen kocası tarafından dövülüp sokağa atılmış, çaresiz zor durumda ve intiharın eşiğine kadar gelmiş, eğitim düzeyleri düşük ( ilkokul terk, ortaokul mezunu veya diplomasız) ve maddi anlamda sürekli birilerine bağlı yaşamış bayanlardan oluşmaktadır.

Buraya başvuran bayanlar önce bir psikolog ile görüştürülmekte bu görüşmenin ve ailesinden bir kişi ile kurulan irtibat neticesinde alınan bilgiler ışığında durumu değerlendirilip uygun görülür ise kabul ediliyorlar.

Ayrıca sığınan hanımların yakınları, bu hanımları yanlarına isteseler bile çocuklarından vazgeçmelerini istiyorlar. Böylece anneyi bir tercih yapmak zorunda bırakıyorlar.

Ağır psikolojik sorunları olan bayanlar ortamın huzuru ve düzeni açısından ilgili hastanelere yönlendiriliyor. Daha hafif derecede sorunları olanlarda ilaçlı tedavileri başlatılarak sığınma evine yerleştiriliyor. Yanlarında bulunan çocuklarda kreş görevlilerinin ve buradaki sorumluların destekleri ile rehabilite ediliyor. Tüm bunlar da görevlilerin sorumluluğunu ve yükünü artırıyor. Mevcut psikolojilerinden sıyrılmaları için takı yapımı, dikiş gibi meşgaleler bulunmaya çalışılıyor.

Bu kişiler açık öğretimlere yönlendirilip okul tamamlamaları konusunda teşvik edilmekte ve kayıt paraları da buralarca karşılanmaktadır. Buradaki misafirlik kısa süreli olduğu için bir an evvel iş bulmaları konusunda da yönlendirilmektedirler.

Burada kalan bayanlar ayrıldıktan 1 hafta - 10 gün kadar sonra kafalarını dinleyip karar verecek duruma geldiklerinde görüşülüp ne yapacakları konusunda yardımcı olunmaktadır. İş bulsalar dahi bazen gelirleri yetmemektedir, o zamanda gıda ve bir miktar maddi yardım da yapılmaktadır.

Bazı sosyal kurumlar katkı sağlamak amacı ile, kendi bünyelerinden ödenek ayırıp bazı mağdurlara maaş bağlamaktadırlar. Bir takım kreşler de mağdur çocuklar için kontejan oluşturup eğitimlerini üstlenmektedirler.

Belediye sığınma evinin bilgi işlem, tamir-bakım, personel, temizlikçi, kreş öğretmeni, güvenlik gibi masraflarına katkıda bulunmaktadır. Sığınma evini yürütme görevi ise bu amaçla kurulan Huzur Ocağı Derneği’ne verilmiştir.

Önemli bir konu ise sığınma evlerinde kalan çocukların okul sorunudur. Çocukların okula kaydı T.C kimlik numarası ile yapılmaktadır. T.C. kimlik numarasının belli olması ise gizlilik esasını ihlal etmekte mağdurlara, mağdur edenler tarafından kolayca ulaşma imkânı vermektedir. Bu da kişilerin rehabilitasyonunu olumsuz yönde etkilemekte hatta anneler çocuklarını okula dahi göndermek istememektedir.

Diğer bir sorun ise her türlü işlemde (yardım, çalışma gibi) sığınma evinde kalan kadınlardan ikametgâh istenmesi ve yine T.C. kimlik numarası ile işlem yapılmasıdır. Bu da aynı şekilde ön şart olan gizlilik ilkesini ihlal etmektedir.

Buradaki annelerin başka bir sorunuda yaşadıklarının, çektikleri zorlukların acısını yanlarındaki çocuklarından gerek fiziksel şiddet, gerek duygu sömürüsü ile çıkarmakta olmalarıdır. Görevliler bunun yanlış olduğunu böyle davranılmaması gerektiğini açıklayarak doğru davranışın ne olduğu konusunda onları bilgilendirmektedirler.

Sığınma evlerinin gizlilik esasına bağlı kalarak mevcudiyetini sürdürmesi büyük önem taşımaktadır. Buradaki misafirlerin güveni, huzuru açısından bu esas korunmalıdır. Buralara yönlendirme yapan ilgili birimlerde çalışanların bu konuda bilinçlendirilmesi, güvenlik nedeni ile gizliliği koruyarak bilgi vermeleri ve yönlendirmeleri gerekmektedir.

Aydın kesim, akademisyenler sığınma evlerinin önemini, gerekliliğini topluma anlatmalı ve desteklenmesini sağlamalıdır.

İlgili kurumlar da bir an önce gizlilik esasını ihlal eden durumların ortadan kaldırılması için gerekli düzenlemeleri yapmalılardır.