Gülser Anne`den Tavsiyeler-4 (Miss Gibi Kokular-2)
Kaç gündür aklım o kadar karışık ki anlatamam, “işin mi yok kardeşim senin, kokulardan sana ne, kullanmazsın olur biter” dersiniz belki? Olmuyor işte, sanki son bir iki hafta işim bu oldu, düşünmeden duramıyorum. Arada bu konuda konuşup duyarlı olmaya davet eden sesler duyuyordum ama bana o zamanlar bu sesler “çığırtkan” gibi geliyordu. Onlar “çığırtkan” değilmiş meğerse, sağ olsun Gülser Anne, uyandırdı, uyanmak yetmez tabii, uygulayabilmek çok önemli...
Biz o hem güzel kokan, hem parlatan, hem temizleyen, hem renk veren, hem cilalayan hem hemleri çok olan deterjanları zemin, halı, banyo, mutfak, bulaşık, cam, çamaşır temizliğinde kullanıyoruz ya, bunların atıkları nereye gidiyor? Ya mutfak ya da banyo giderine döküp atıyoruz, evimiz miss gibi, kovadakileri attık gitti, makinelerden atılanları zaten biz görmüyoruz, yaşasın…
Peki, o atıklar hangi yolculuğa çıkıyor? Burası çok karışık, işte ben kaç gündür bunun içinden çıkamıyorum, bir zaman “ozon tabakası deliniyor” tehlikesi vardı, işin ciddiyeti anlaşılınca duyarlı kesim, belki bütün dünya, medya vs. değişik yollar kampanyalarla toplumu bilinçlendirip kısmen de olsa önlem alınmasını sağladılar, ben şimdi bu atıkların yolculuğunun çocuklarımıza, torunlarımıza ne şekilde geri döneceğini düşünüp duruyorum…
Denizde balık, doğada ağaç ve kuşlar böcekler olmazsa biz olur muyuz, kalır mıyız, hiç mi sorumluluğumuz olmayacak, verecek hesabımız olmayacak? Kalırsa, yaşarsa veya yaşadılar diyelim; sağlıklı yaşarlarsa torunlarımız…
Gülser Anne, “sabun ve yardımcıları…” diyor başka bir şey demiyor. Halısına baktım, yeşil sabunla silinmiş, arkasından da sirkeli suyla geçilmiş, öyle diyor, denizin dalgası gibi pırıl pırıl dalgalanıyor görüntüsü var, bir bardak su içeyim dedim, “için rahat olsun,sabunla yıkandı” dedi. Elimi yüzümü yıkadım havluya uzandım… o ne… havlu başka bir sıcak kokuyor, temizlik kokuyor, bu nasıl bir şey, sanki başka bir dünya, eh… muhabbete devam ediyorduk Gülser Anneyle ya, soğuk meyve suları getirdi bize sağ olsun, “kirazla elma karışık kaynattım, afiyet olsun” dedi...?
Ben yine düşüneceğim galiba, şimdiye kadarki atıkların zararı için ben bir şey yapamam belki, Gülser Anne kadar uygulamaya hâkim de olamam ama bir ucundan başlasam diyorum hiç olmazsa vücuduma olan sorumluluğumu üstlenmeye. Hepimiz görevliyiz gibi... Biraz da kulaklara kar suyu kaçırsam hani belki...?
Sağlık ve sevgi dolu günler.