Kedi
Huzur nedir? Huzur nerededir? Onu nasıl buluruz? Yoksa o mu bizi bulur? Bu soruların cevabını bir kediden öğreneceğim aklımın ucundan dahi geçmezdi.
Bahar geliyor, doğa uyanıyor, havalar ısınıyor. Cemreler düşmeye, yapraklar yeşermeye, çiçekler ağaç dallarından neşeyle gülümsemeye başladılar. Güneş bile bir başka parlar oldu. Bu güzel günlerin özlemiyle çok sevdiğim bir arkadaşımla birlikte sahilde yürüyüşe çıktık. Suyun üzerinden sekerek gözlerimize ulaşan gün ışığı ve hafif tuzlu bir rüzgâr ile tatlı bir sohbete başladık.
Biraz yürüdükten sonra duraksadım. Gördüğüm manzaranın güzelliği ile büyülenmiştim. Ne olduğunu anlamak isteyen arkadaşım da benim baktığım yöne baktı. Sevimli bir kedicik kayalıklarda oturmuş gün batımını izliyordu. Yanında herhangi bir insan veya başka bir kedi yoktu. Sanki sadece bu büyüleyici görüntüyü izlemek için oradaydı. Gözlerini hiç ayırmadan sarıya boyanmış bulutları, dalgalı denizi, güneşi izliyor, anın tadını çıkarıyordu. Öylesine huzurluydu ki benim de içim huzurla dolmuştu. Yüzümüze tatlı bir gülümseme yayıldı.
O andan sonra düşündüm; yanımızdan geçip giden bunca insan dahi gün batımını önemsemezken o nasıl bu güzelliği görebiliyordu? Peki ya bizler? Etrafımızdaki güzelliklerin ne kadar farkındaydık? Huzuru ararken mi kaybediyorduk? Huzur bu kadar küçük güzelliklerde saklanıyor olabilir miydi? Bu düşünceler epeyce zihnimi meşgul etti. Bu kadar düşünmeme vesile olan sahildeki o kediydi. Gördüğümüzde belki başını okşadığımız belki de başımızı çevirdiğimiz bir kedi... Bu bana bir şey daha öğretti; bir kedi dahi öğretmenimiz olabilirdi.
O gün gün batımını bir başka seyrettim. Belki de bunu bir kedinin gözünden seyrettiğimi düşünerek seyrettim. Anladım ki huzuru aramamıza hiç gerek yok, o zaten içimizde... Sadece her zaman bunu fark edemiyoruz ve birinin bize fark ettirmesine ihtiyaç duyuyoruz. Huzurumu fark etmemi sağladığın için teşekkür ederim kedicik...