Atölye Çalışması (Hanife Bilgin)
İlahiyatçı/Sosyolog Hanife Bilgin’in eğitimci olarak yer aldığı atölye çalışmamızda “Üç Ayların Manevi İkliminde Ramazana Hazırlık” konusunda eğitim verildi.
İlahiyatçı Müzeyyen Özkoçak’ın da Kur’an-ı Kerim Tilaveti ve ilahilerle yer aldığı çalışmamızda Kur`an’ın da bereketiyle çok verimli bir çalışma ve sohbet ortamının gerçekleştiği bir gün oldu.
Bilgin konuşmasında şu hususlara değindi;
Üç Ayların Manevi İkliminde Yoğrulmak
اِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا فِى كِتَابِ اللهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضَ مِنْهَا اَرْبَعَةٌ حُرُمٌ
اللهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبٍ، وَشَعْبَانَ، وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ
Şüphesiz insan için en değerli mefhumlardan birisi zamandır.
Her şey zaman içinde var olmakta, gelişmekte ve yine zaman içinde yok olmaktadır.
İnsan hayatında önemli bir yere sahip olanilim, amel, servet ve diğer birçok değer, zaman içinde elde edilebilmektedir.
Bazı ibadetlerde belli zamanlarda olmaktadır.Namaz, Oruç, Hac, Kurban vb.
Allah Kıymetli Zaman Ve Mekanlar Var Etmiştir:
Kıymetli Zamanlar
- Üç Aylar( Recep, Şaban. Ramazan)
- Bayramlar VeGeceleri
- Cuma Geceleri
- Kandiller(Mevlid Kandili, Reğaib Kandili, Miraç Kandili, Berat Kandili, Kadir Gecesi)
Kıymetli Mekanlar
- Kabe Harem-i Şerif
- Mescidi Nebevi
- Mescidi Aksa
- Camiler
Üç aylar, kamerî takvimde Recep, Şaban ve Ramazan’dır.
رَجَبُ شَهْرُ اللَّهِ وَشَعْبَانُ شَهرِي وَرَمَضَانُ شَهرُ اُمَّتِي
"Recep Allah`ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır."
اللهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبٍ، وَشَعْبَانَ، وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ
Enes b. Mâlik (r.a)`den şöyle rivayet edilmiştir: "Receb ayı girdiğinde Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle derdi:
"Ey Allah`ım! Recep ve Şaban`ı bize mübaret kıl, bizi Ramazan`a kavuştur.“
Bazı hikmet ehli âlimler Receb ayı hakkında şu yorumları getirmişlerdir:
- Receb eza ve cefâyı terk içindir, Şaban amel ve vefa içindir, Ramazan sıdk ve safa içindir.
- Receb tevbe ve pişmanlık ayıdır, Şaban muhabbet ayıdır, Ramazan kurbet (Allah`a yakınlık) ayıdır.
- Receb ibadet ayıdır, Şaban dünyanın safasını terk etme ayıdır, Ramazan ibadetlerin mükâfatını artıran aydır
- Büyük tasavvuf ehli Zinnün-i Mısrî der ki: “Receb tohum ekme ayıdır, Şaban sulama ayıdır, Ramazan derleyip toplama, hasat ayıdır.
إِنَّ لِلَّه فِي اَيَّامِ دَهْرِكُمْ نَفَهاَتٍ أَلاَ فَتَعَرَّضُوا لَهَا
“Sizin yaşadığınız şu günlerinizde Allah için öyle müstesna günler vardır ki, siz o müstesna an ve zamanı yakalamak için hücum ediniz” (Hadis-i Kutsi)
Bu mübarek aylar içerisinde öyle feyizli ve bereketli geceler vardır ki, Allah`ın rahmeti bu gecelerde mü`minler üzerine yağmur gibi sağanak sağanak yağar.
Regaib Kandili: Recep ayının Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan ilk gecesi
Miraç Kandili: Recep ayının 27. gecesi
Berat Kandili: Şaban ayının 15.gecesi
Kadir gecesi: Ramazan’ın 27. Gecesi
ÜÇ AYLARI DEĞERLENDİREBİLMEK
Üç Aylar geçmişin muhasebesini yaparak, geleceğe azim ve enerji dolu bir şevkle atılmak için iyi bir imkândır. Hayatımızda adeta otokontrol sisteminin kurulmasına vesile olan Üç Aylar ve kandiller, dünyevî meşguliyetlerimizden sıyrılıp, yaratılış gayemizi düşünmemiz; yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi değerlendirmemiz için son derece kıymetli fırsatlardır.
يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللهَ اِنَّ اللهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
"Ey iman edenler! Allah`tan korkun, herkes yarına ne hazırladığına bir baksın; Allah`tan sakının, çünkü Allah, işlediklerinizden haberdârdır." (Haşr, 18)
Üç Aylar ve Kandiller Hayatı Yeniden İnşa etme Zamanları olmalı
Tıpkı vücudun zaman zaman muayeneden geçirilmesi gibi manevî dünyamızı adeta bircheck-upyapmalıyız.
- Allah ile aram nasıl? Onun istediği bir kul olabildim mi?
- Allah’a karşı kulluk vazifemi yapabiliyor muyum?
- Beni ondan uzaklaştıran kötü alışkanlıklarım var mı?
- Peygamberin sünnetini, ahlakını yaşayabiliyor muyum?
- Ailemiz ve çocuklarımız için üzerimize düşen görevleri yapabildik mi?
- Bugüne kadar İslam’ın yaşanmasına katkıda bulunacak hizmetim var mı?
- Kaç kişinin daha iyi müslüman olması için, daha iyi ibadet edebilmesi için gayret gösterdim?
- Kaç yetimin başını okşadım, karnını doyurdum, üstünü giydirdim?
- İnsanlığa hizmet edecek, malımdan, ilmimden, neslimden örnek bir evlat kazanabildim mi?
“Ölmeden önce ölünüz!”
Ömür çok kısa. Göz açıp kapanıncaya kadar geçmektedir.Geçen sene beraber olduğumuz, kendisiyle muhabbet edip gülüp eğlendiğimiz nice insanlar aramızdan ayrıldı.Bizlerde bir gün sevdiklerimizden, bu dünyadan ayrılıp gideceğiz. Hiçbir insan dünya hayatında baki değildir.
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَاِنَّمَا تُوَفَّوْنَ اُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ فَمَنْ زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَاُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ
“Her canlı ölümü tadacaktır.Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.”(Âli Imrân 185)
وَتَزَوَّدُوا فَاِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوٰى وَاتَّقُونِ يَا اُولِى الْاَلْبَابِ
"(Ahiretiniz için) azık edinin; kuşkusuz,azığın en hayırlısı takvadır”
قُلْ يَا عِبَادِىَ الَّذٖينَ اَسْرَفُوا عَلٰى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمٖيعًا اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحٖيمُ
“De ki: Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir." (Zümer, 53)
ÜÇAYLARI GEREĞİ GİBİ DEĞERLENDİRMEK İÇİN
- Tövbe Ve İstiğfarı Çokça Yapalım
- Nafile Oruçlar Tutalım
- Kur’an-I Kerim Ve Mealini Okuyalım
- Namaz dua ve surelerini okuyuşumuzu (hocadan, cd, bilgisayar vb yararlanarak ) düzeltelim
- Peygamberimizin Hayatını Ve Hadislerini Okuyalım
- Peygamberimize Her Fırsatta Salâtü-Selâm Getirelim
- İlmihal Kitabı Okuyup Eksik Bilgilerimizi Giderelim
- Namazlarımızı Camilerde Cemaatle Kılmaya Çalışalım
- Kaza Veya Nafile Namaz Kılalım
- Allah’ı Bol Bol Zikredelim
- Kendimize, Aile Efradımıza ve Ümmeti Muhammed’e Dua Edelim
- Hayatımızın Muhasebesini Her Gece Yatmadan Yapalım
- Aile Büyüklerimizi, Hastalarımızı, Akrabalarımızı ve Kabirleri Ziyaret Edelim
- Çevremizde Küsler Varsa Barıştırmaya Çalışalım
- Hayır Ve Hasenatımızı Çoğaltma Gayretinde Olalım
- Çocuklara Hediyeler Verelim Ve Onları Camiye Getirip Manevi Hazzı Onlara Tattıralım
- TEVBE VE İSTİĞFAR YAPALIM:
Yapmış olduğumuz hatalarımızı gözden geçirmenin en güzel anlarından biride bu kandil geceleridir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا
“Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin!”
Bu aylarda ve özellikle mübarek gecelerde Yüce Rabbimize yapmış olduğumuz günah, hata ve isyanlarımız için tevbe edelim, istiğfarda bulunalım.
“يا أيها الناس توبوا الى الله فإني أتوب في اليوم اليه مائة مرة ”
“Ey insanlar, Allah’a tevbe edin. Zira ben günde yüz kere O’na tevbe ediyorum.” (Müslim, Zikr, 42) buyurmuştur.
Günahlar insanların sırtında yüktür. Bu aylar ve geceler, bu yükü hafifletme vakitleridir. Onun yolu ise tövbedir. Tevbe için iyi bir hazırlık yapmalı, güzelce abdest almalı, helal lokma yemeye gayret etmeli, pişmanlık duyup, bir daha günaha düşmemeye karar vermeliyiz.
- KUR’AN-I KERİM VE MEALİNİ OKUYALIM:
Hayat rehberimiz Kuran’ın insanlar için doğru yolu gösteren hidayet rehberi aynı zamanda hayat kaynağımızdır. Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır.
اقْرَؤُا القُرْآنَ فإِنَّهُ يَأْتي يَوْم القيامةِ شَفِيعاً لأصْحابِهِ
“Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir” (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 993)
Gönlümüzü, gecelerimizi, geleceğimizi ve geçmişlerimizi Kuran’ın nuruyla nurlandıralım.
Ölmüşlerimizin ruhlarını Yasinlerle, Tabarekeler ile Amme suresiyle, en azından fatiha ve ihlas sürelerini okumak suretiyle ruhlarını şad edelim.
Evlerimizde kuranı anlamak için her akşam birkaç ayetin manasını okuyup anlamaya çalım.
- SALÂTÜ-SELÂMLAR GETİRELİM:
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgililer Sevgilisi Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) salat ve selam olsun.
Her daim kendisine yapılan selama karşılık veren Sevgili Peygamberimize olan bağlılığımızı ve O’na olan sevgimizi, bu aylarda ve gecelerde, çokça salat ve selam getirmekle ifade edeceğiz.
إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيماً
“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin.”
“Essalâtü vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh”
“Allahumme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed”
“Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”
“Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke Ya Resulallah, Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke Ya Habiballah, Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya Seyyidel Evveline Vel Ahirin”
- NAMAZLARIMIZI VAKTİNDE VE CEMAATLE KILALIM KAZA VEYA NAFİLE NAMAZLARA DEVAM EDELİM
Bu aylarda ve Kandil Gecelerinde en az beş vakit (bir günlük) geçmiş namazlardan kaza edelim. Üzerimizde kaza borcu yok ise nafile namaz kılalım mübarek zamanları ibadetle ihya etmiş, değerlendirmiş oluruz. Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurur:
مَنْ صَلّى صَلاةَ الْعَشَاءِ في جَمَاعَةٍ فَكأنَّمَا قَامَ نِصْفَ اللَّيْلِ، وَمَنْ صَلّى الصُّبْحَ في جَمَاعَةٍ فَكَأنَّمَا قَامَ اللَّيْلَ كُلَّهُ
"Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa sanki gecenin yarısını ihya etmiş gibidir. Kim de sabahı da cemaatle kılmışsa gecenin tamamını ihya etmiş gibidir." [Müslim, Mesacid 260, (5656)
- ALLAHI BOL BOL ZİKREDELİM:
Zikir kışa dönmüş kalplerimizi bahara çevirir. Zikir ölmüş ruhlara hayat verir.
Bu zamanlarda zikir bizlere güzellikler katacaktır. Tatmin olmayan kalbimizi tatmin edecektir.
اَلَّذٖينَ يَذْكُرُونَ اللّٰهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلٰى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فٖى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هٰذَا بَاطِلًا سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
“Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah`ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!” (NİSA suresi 142. ayet)
اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
“Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah`ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah`ı anmakla huzur bulur.” (HİCR suresi 6. ayet)
رِجَالٌ لَا تُلْهٖيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَاِقَامِ الصَّلٰوةِ وَاٖيتَاءِ الزَّكٰوةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فٖيهِ الْقُلُوبُ وَالْاَبْصَارُ
“Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah`ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.” (FURKÂN 18. ayet)
اُتْلُ مَا اُوحِىَ اِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَ اِنَّ الصَّلٰوةَ تَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَلَذِكْرُ اللّٰهِ اَكْبَرُ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
“(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitab`ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah`ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” (AHZÂB 21)
اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِ فَهُوَ عَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ فَوَيْلٌ لِلْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ مِنْ ذِكْرِ اللّٰهِ اُولٰئِكَ فٖى ضَلَالٍ مُبٖينٍ
“Allah kimin gönlünü İslâm`a açmışsa o, Rabbinden bir nûr üzerinde değil midir? Allah`ı anmak hususunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedirler.” (ZÜMER 23.)
- ALLAH’A ÇOKCA DUA EDELİM
قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
De ki: "Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır." (Furkan, 25/77)
وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونٖى اَسْتَجِبْ لَكُمْ اِنَّ الَّذٖينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتٖى سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرٖينَ
“Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir” (Mü’min, 40/60).
اَلدُّعَاءُهُوَالْعِبَادَةُ
“Dua ibadetin (Özü) ta kendisidir.” (Tirmizî, De’avât, 2; bk. İbn Mâce, Dua, 1; Ebû Davut, Salât, 358)
اَلدُّعَاءُ مِفْتَاحُ الرَّحْمَةِ
“Dua, rahmet (kapılarını açan) bir anahtardır.”(Tirmizî, Da’avât, 1, No: 3371. V, 456.)
لَيْسَ شَيْءٌ أَكْرَمَ عَلٰى اللّٰهِ مِنَ الدُّعَاءِ
“Allah’a duadan daha değerli bir şey yoktur.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 870; Ahmed, II, 362; Tirmizî, De’avât, 1; İbn Mâce, Dua, 1)
- HAYATIMIZIN MUHASEBESİNİ YAPALIM
Ömrümüzün muhasebesini yapalım. Bundan sonra iyi bir Mü’min olmaya, düzenli namaz kılmaya, günahlardan sakınmaya Rabbimize söz verelim. Kurana karşı tavrımızı sorgulayalım ve belirleyelim.
Kuran bizden razı mı?
Kuran yarın kıyamette bize şefaat edecek mi?
Yoksa bizden şikâyet mi edecek?
Kuran hayatımızın neresinde,Kuran okuyor muyuz?
Peygamberi ne kadar tanıyoruz? Sünnetlere uygun ibadet ediyor muyuz?
Kuran nidalarıyla evimizi süslüyor muyuz?
Allah’ı, Peygamberimizi, Kuran-ı Kerim’i çoluk çocuğumuza öğretiyor muyuz?
Kuran için hangi hizmette bulunduk, hangi adımları attık
Kuranın kaç ayetini ya da Kaç suresini ezbere/ manasını biliyoruz?
Çocuklarımıza hangi surelerini ezberlettik?
Kuran öğrenmelerini teşvik ettik mi, ne hediye aldık?
- ZİYARETLEŞME VE HASTALARI ZİYARET EDELİM
Anne ve babalarımızın hayatta ve yanımızda ise ellerini öpmeli, onların hayır dualarını almalı, uzakta iseler bir telefon açmak suretiyle bu feyizli gecelerde ve zamanlarda kendilerini memnun etmeye çaba göstermeli, dualarıyla hayatımızı güzelleştirmeliyiz.
وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُوا اِلَّا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَا اُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَرٖيمًا
“Rabbin sadece kendisine ibadet etmenizi, anne-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi sizin yanınızda yaşlanırsa kendilerine “öf” bile deme; onları azarlama ikisine de güzel söz söyle.
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانٖى صَغٖيرًا
Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve. ”Rabbim, küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et” diyerek dua et”
Ana-babamızdan başka, yakın ve uzak akrabalarımızı, komşularımızı özelliklede fakir insanlarımızı unutmamalıyız.
المُسْلِمُ أَخُو المُسْلِمِ ، لا يظْلِمُه ، ولا يُسْلِمهُ ، منْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حاجتِهِ ، ومَنْ فَرَّج عنْ مُسْلِمٍ كُرْبةً فَرَّجَ اللَّهُ عنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يوْمَ الْقِيامَةِ ، ومَنْ ستر مُسْلِماً سَتَرهُ اللَّهُ يَوْم الْقِيَامَةِ
“Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslüman’dan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslüman’ın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”
- VARSA KÜSLERİ BARIŞTIRALIM
İslam Dini Müslümanların birbirleri arasında üç günden fazla küs kalmayı meşru görmemiş, hatta bu husus haram kılınmıştır.
Hepimiz insanız, hepimizin hataları olmaktadır. Yüce Rabbimiz merhamet sahibidir ve merhamet edenleri sevmektedir.
Bu sebeple, nefsanî arzularımızın esiri olmadan eşimize, çocuklarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza ve beraber yaşadığımız insanlara karşı bir gönül kırıklığımız varsa bu mübarek geceler ve zamanlar en önemli ve kalplerin yumuşadığı anlardır.
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”
- KABİRLERİ ZİYARET EDELİM
- HAYIR VE HASENATIMIZI ÇOĞALTMA YARIŞINA GİRELİM
- ÇOCUKLARA HEDİYELER VERELİM VE ONLARI CAMİYE GETİRİP MANEVİ HAZZI ONLARA YAŞATALIM
- NAFİLE ORUÇLAR TUTALIM
- PEYGAMBERİMİZİN HAYATINI VE HADİSLERİNİ OKUYALIM
- YETİMLERE FAKİRLERE VE KİMSESİZLERE SOFRALARIMIZDA YER AÇALIM
- Bu aylar ve geceler rahmet iklimine açılma zamanlarıdır. Bu aylar ve geceler arınma mevsimleridir.
- Bu aylar ve geceler bağışlanma umudumuzdur. Bu aylar ve geceler, bedenini ve ruhunu uyanık bırakanlara ikramların bollaştığı anlardır.
- Bu aylar ve geceler Muhsinlere ihsanların ulaştırıldığı bereket dilimleridir.
- Bu ay ve gecelerde ellerimizi semaya gönlümüzü Mevla’ya açalım.
- Bu ay ve gecelerde günahlardan ve günaha götürebilecek şeylerden olabildiğince kaçmaya çalışalım.
- Bu ay ve gecelerde en güzel kelimeleri söylemeye, dualarla niyazda bulunmaya, Kuran okumaya, Salat-u Selamlar getirmeye gayret gösterelim.
- Bu ay ve geceler birlik ve beraberliğimizin, kardeşliğimizin en ulvi seviyeye çıktığı mübarek ay ve gecelerdir.
- Kandil Gecelerini ve Üç aylar ihya etmek, gönlümüzü ihya etmektir.
Cevahir varken Pul neye yarar,
Gayesini bilmeyen Kul neye yarar,
Herkes tutmuş bir yol gidiyor,
Ona gitmeyen yol neye yarar.....
Not: Bu Vaaz İdris Yavuzyiğit Tarafından Hasenat5, Riyazüs Salihin, “Kıymetli Zaman Dilimi Üç Aylar” (Diyanet Aylık Dergi, Sayı:117); “Manevi Hayatımızı Gözden Geçirme Mevsimi” (Diyanet Aylık Dergi, Sayı:166); “Bereketli Ve Feyizli Zaman Dilimi Üç Aylar” ( Diyanet Aylık Dergi, Sayı:106); “Üç Aylar Ve Önemi” Ahmet Ünal; “Üç Ayların Toplum Hayatındaki Yeri Ve Önemi” Vehbi Akşit “Regaib Kandili” Caner Akdemir; “Regaib Kandili” Mukadder Ârif Yüksel kitap, metin, makale ve örnek vaazlarından istifade edilerek hazırlanmıştır.
- Mevlânâ Hazretleri, mânevî dünyadan uzaklaşarak süflî arzularla dolan kimselerin hâlini bir hikâye tarzında şöyle tasvir etmektedir:
“Tatlı sözlü, fakat sert huylu adamın biri yol üstüne dikenli çalı dikmişti. Yoldan geçenler onu ayıpladılar;
“–Bunları sök at.” dediler.
Fakat o ihmal etti ve onu sökmedi. O dikenli çalı, her an biraz daha büyüyor, çoğalıyordu. Halkın ayağı, diken yarası ile kanlara bulanıyordu. Geçenlerin elbisesi dikenlerden yırtılıyor, yalın ayak gezen yoksulların ayakları paramparça oluyordu. Bir Hak dostu o adama;
“–Bunları sökmelisin!” diye emir verince, o:
“–Evet, sökerim.” dedi. Fakat “Yarın, öbür gün sökerim!” diye ihmal etti… Bu müddet içinde de diktiği dikenler kökleşti, kuvvetlendi. Yine Hak dostu olan kişi ona:
“–Ey vaadini yerine getirmeyen, sözünde durmayan kişi!.. Beri gel, söz verdin, sürüncemede bırakma! Vazifeni yerine getir, artık daha fazla ihmal etme!.. (Helâke yaklaşıyorsun!..)” dedi
Çalıyı diken adam:
“–Merak etmeyin, sökerim.” dedi.
O Hak dostu:
“–Çabuk ol, işi savsaklama, vaadini yerine getir!” diye nasihat etti. “Sen yarın bu işi görürüm diyorsun ama, şunu iyi bil ki, gün geçip gittikçe o dikenler daha çok artıyor, kuvvetleniyor. Onu sökecek olan sen de ihtiyarlıyorsun, güçten kuvvetten düşüyorsun. Şunu bil ki, diken güçlenmede, boy atmada; diken sökecek kişi olan sen ise ihtiyarlamaktasın; gücün kuvvetin de devamlı eksilmede... Çabuk ol, vaktini boşa geçirme... Kendi helâkini hazırlama!...”
Hikâyede mecâzî olarak ifade edilen dikenler, insandaki benlik, bütün nimetleri kendinde toplama hırsı, israf çılgınlığı ve her çeşit günah ve kötü alışkanlıklardır. Bu günahlar, farkında olmadan insanın rûhânî hayatını zedeleyerek onda merhametsizlik, duygusuzluk, Allah’ın mahlûkâtına hizmetten uzak kalmak ve kendini beğenme (ucub) gibi menfî hâllere sevk eder. Bu ise, insanın kalbinin mânen ölüm hastalığına yakalanması demektir. Kalbin günah dikenlerinden kurtuluş yolunun ancak takvâ ile olduğunu şu misal ne güzel ifade eder: - “Mü’min, günâhını şöyle görür: O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. «Dağ üzerine düşer mi?» diye korkar durur. Fâcir (günahkâr) ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür.” (Buharî, Deavât 4; Müslim 3)
ÖZGEÇMİŞ (Hanife Bilgin)
Safranbolu’da doğdu. İlkokulu Karabük’te, ortaokulu ve liseyi Zonguldak İmam Hatip’te bitirdi. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde yüksek lisans yaptı. Diyanet İşleri Başkanlığı Bağcılar Müftülüğüne bağlı Göztepe Merkez Kız Kur’an Kursunda yönetici olarak görev yapmaktadır.
ÖZGEÇMİŞ (Müzeyyen Özkoçak)
25 Mayıs 1973 yılında Ordu/Korgan’da doğdu. İlkokuldan sonra İlim Fazilet Kız Kur’an Kursunda Kurra Hafız İbrahim Tanrıkulu Hocada hıfzını bitirdi. 9 sene Suadiye Tuba Kız Kur’an Kursunda ihtisas hocalığı yaptı. 5 yıl Malezyalı öğrencilerle çalıştı. 1996 da uzak doğudaki Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma yarışmasındaMalez öğrencisi dünya 2. Oldu. Kuala Lumpur’da Türk usulü hafızlık yapılması üzerine, şu anda da devam eden Darul Tuba Kız Kur’an Kursunu açtı. Başörtüsü mağduru olması sebebiyle İlahiyat Fakültesinden 2009 yılında mezun olmuştur. Bağcılar Müftülüğünde görev yapmakta olup aynı zamanda MEB ve Diyanet İşleri Başkanlığının anlaşma yapması hasebiyle Bağcılar Hızır Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinde de çalışmaktadır.