Değişimden Gelişime...
NLP (NEURO-LİNGUİSTİC PROGRAMMİNG)
NLP, yetmişli yılların sonlarında ABD'de algılama, düşünme ve davranışlarımızı bilinçli hale getirmeye yönelik araştırmalar neticesinde, zihnin işleyişi ile alakalı kişinin gelişmesine dair bir tasarım ve yöntemdir. Kısaca yine Batı'dan gelmiş bir modeldir.Dil bilimci Prof. John Grinder ile Psikolog Dr. Richard Bandler geliştirmiştir. R.Bandler 1998'de ülkemize NLP eğitimcileri getirilerek NLP'nin tanıtılması ve yaygınlaşmasına öncü olmuştur.NLP eğitimleri 2000'li yıllarda hayatımıza girmiş ve adeta hayatımızı onlar yönlendirmeye başlamıştır.
YAŞAM KOÇLUĞU
Yaşam koçu, insanların kendilerini güçlendirmelerine yönelik kabiliyetler ve davranışlar kazanmalarına kişisel hedefleri nitelemelerine ve sahip olmalarına yardımcı! olan kişidir. 1974 yılında ABD'de spor faaliyetlerinin benimsenmesiyle koçluk kavramı ortaya çıkmıştır. 1990'larda iş hayatında yer almaya başlamış ve tüm dünyada bir meslek haline gelmiştir. 2013 yılında ülkemizde kanunlaşarak bir meslek olarak nitelenmiştir.
BİYOENERJİCİ (PARAPSİKOLOJİ UZMANI)
Biyoenerji, bedeni bir bütün olarak incelemek, araştırmak ve bedenin duygu, düşünce, zihni, ruhi ve fiziki enerji ayarlaması yapılmasıdır. Beden uyumu ve denge ayarlaması yapılması şeklinde ifade edilmektedir. Günümüzde ''Biyolojik kaynaklardan türetilmiş materyallerden edinilen yenilenebilir enerji'' anlamında kullanmaktadır. İlk kez Avusturyalı doktor ve psikanalist Wilhelm Reich (1897-1957) tarafından yalnızca ''vücuttaki yaşam enerjisi'' manasında kullanılmıştır. Günümüzde her yerde mantar gibi biyoenerjiciler türemektedir.
YOGA
Batı'dan değil Doğu'dan gelmiştir. Hint felsefesine dayanır. Zihinsel ve fiziksel disiplinleri tarif eder. Hinduizm, Budizm ve Jainizm'de çeşitli düşüncelerden arınma faaliyetlerine, bir nevi ibadetlerine yoga denir.
Bu meslekler başarıyı insanın yeteneklerinde görmekte ve insan isterse istediğini mutlaka başaracağı şeklinde eğitimler vermektedir.
''CİCİ'' MESLEKLER
Türkiye çok partili hayata geçince muhafazakar kavramı hayatımıza girdi ve dindarlar muhafazakarlaşıp sekülerleşmeye başladı. Tek parti dönemi fakir, ancak ayakta kalan dindarlar, muhafazakarlık kavramını benimseyince zenginlik ve laik hayata eklemlendiler.(Burada Müslüman fakir olur/olmalı diye bir anlam çıkmasın)
Son yetmiş yılda dindarlar sekülerleşti, dünyevileşti. Bir zamanlar parayı İslam'ın yayılması için araç gören dindar kesim bilhassa son dönemlerde parayı araç olmaktan ziyade amaç haline getirmeye başladı. Para için her yol mübah görülmeye, dünyevi kazanç için Kur'an ayetleri, hadisi şerifleri dahi kullanma teşebbüsüne gidildi.
Önceleri Allah rızası, insanlara hizmet olarak başlayan para kazanma, makam sahibi olma gibi istekler zamanla para ve makamların kişileri sarıp sarmalamasıyla birlikte yerini elde dilen makamı, parayı korumaya yönelik girişimlere bıraktı. Bu durum sadece yönetim bazında kalmayarak neredeyse her kesime sirayet etti diyebiliriz. Kariyer, para kazanma arzusuna yenik düştüler. Son dönem dindarları evvela vergi vermeyen birtakım kozmetik ürünleri firmalarında elden satış yapıyorlardı. Kur'an sohbetlerine rahatlıkla girebildikleri için başörtülü, çarşaflı kadınlar satış elemanı olarak biçilmiş kaftandı. Bir vakit herkesin birbirini sömürdüğü bu ortam yerini NLP, Biyoenerji, yaşam koçu, yoga vb. gibi meslek! dallarına bırakmış görünüyor.
HER İNSAN BAŞARILI OLUR MU?
Alla cc her insanı farklı farklı yaratmıştır. Kadın ve erkeğin beyni ayrı çalışmaktadır. Dahası aynı cins insanlar arasında dahi eşit değildir. İnsanların motive edilmesi, başarıya teşvik edilmesinin neresi yanlış? diye bir soru akla gelebilir. İnsanın motive edilmesi, başarıya odaklandırılması yanlış değildir elbette, yanlış olan herkesin bu yöntemlerle başarılı olacağını iddia etmektir. Her insanın kişiliği, kabiliyeti başka başka olduğu için verilen eğitimler herkeste aynı etkiyi yapmamaktadır. Dindar insanlardan alınan eğitimde, seansta adı her neyse ayet ve hadisler kullanılıyor ve ne yazık ki istenilen sonuç elde edilemeyince yaşanan hayal kırıklığını, imani noktadaki sıkıntıları tahmin edersiniz....
PEYGAMBERLER (HAŞA) BAŞARISIZ MIYDI?
Nuh(as)'ın davasına 9 asır boyunca kaç kişi inanmıştır? Oğlu bile inanmamıştır, bu durumda Hz. Nuh için ''başarısız'' diyebilir miyiz?
Lut(as) kendisini geliştiremediği için mi karısı misafirlerini ihbar ederek kendisine ihanet etmiştir?
Yine ismini bilmediğimiz nice peygambere, tebliğ ettiğinde inanan bir kişi bile olmamıştır. Bu peygamberler başarısız mıdır peki?
Musa(as) Alla'tan kardeşi Harun(as)'ı da kendisine yardımcı olması için görevlendirilmesini istedi. Musa (as)haşa tebliğ etmeyi beceremediği için mi kardeşini yardımcı olarak istedi? Dikkat edersek bunu isteyen insan, en üstün vasıflı bir peygamber. Örnekler çoğaltılabilir...
KİME GÖRE NEYE GÖRE BAŞARI?
Başarılı olmak illa para kazanmak, şan şöhret kazanmak mıdır?
Helalinden alın teriyle para kazanan bir esnaf, elinin emeğiyle ekip diken bir çiftçi, işine gücüne özen gösteren sıradan bir memur, hayırlı evlat yetiştiren anneler-babalar, sokakları temizleyen temizlik görevlileri, evini çekip eviren ev hanımı, soğukta sıcakta doğru haber için çabalayan gazeteci, hastanede koşuşturan doktor, hemşire vb. nice meslek sahibi insanlar sıradan rutin işlerini yapmaktalar. Bunlara başarısız insanlar diyebilir miyiz?
Helalinden para kazanan her insan başarılıdır.
Gönüllü olarak insanların yardımına koşan her insan başarılıdır.
İbadetlerini aksatmayan her insan başarılıdır.
Hiç kimseye zararı olmayan her insan başarılıdır.
İlim tahsil eden ve bu ilmi hayırlı yerlerde kullanan her insan başarılıdır.
Hiç bir makama gelememiş, seçimleri kazanamamış, lakin ilkelerinden, dürüstlüğünden taviz vermemiş her siyasetçi başarılıdır.
Listeyi uzatabiliriz...
Dikkat etmişseniz eskiden genelde şehirlerde mahallede, köylerde hep bir toplum önderi olurdu. Bu insanlar bırakın NLP eğitimlerine, yaşam koçuna, Yoga'ya, biyoenerji uzmanına, gitmeyi belki doğru düzgün okula bile gitmemiştir. Ola ki okuma yazması dahi yoktu. Ne var ki bu kişiler herkes tarafından saygı duyulan, bir şekilde öne çıkmış kişilerdi. Kimi atasından gördüğünü sürdürmüş kimi ''El almış'' kimi de kendi kendini yetiştirmiştir ve insanlara hizmet etmişlerdir. Müslüman haddizatında helale harama dikkat eden, tevekkül eden, kadere rıza gösteren değil midir? Son yıllarda antidepresan kullanımında patlama yaşanmaktadır. Müslümanlar huzuru, mutluluğu yogada, bioenerjide, yaşam koçunda, kişisel gelişimcilerde aramaktadır. Bilakis hayır ve şer Allah'tandır Halbuki Kur'an'da, sünnetlerde Müslümanın her türlü ihtiyacına karşılık vardır.
''İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder. Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir. Sonra kendisine karşılığı tastamam verilecektir. En sonunda yalnız Rabbine varılacaktır. Güldüren de O’dur, ağlatan da. Öldüren de O’dur, yaşatan da...'' (Necm/39...44)
Selam ve dua ile...