Atölye Çalışması (Davut Bektaş)
Merkezimizde üyelerimize ve gönüllülerimize yönelik olarak gerçekleştirdiğimiz atölye çalışmamızda hattat Davut Bektaşeğitim verdi. Hat sanatının anlatıldığı atölye çalışmasında; Hat güzel yazıdır. Belirli şartları vardır. Ölçülü güzel yazı olup bin yıllık bir süreçteen güzelleri seçilmiş ve bugüne gelmiştir. Teknik yönü önemlidir. Çıkış sebebi insanın içinde güzel bir şeyler yapma isteği oluşundandır. Allah`ın kelamını güzel yazma isteğidir. Hz. Ali ve Hz. Osman`ın hattat olduğu söylenir. Müzelerde o devirlere ait yazılar bulunmaktadır.Farklı yazı türleri (Kur`an, kişisel not, devlet daireleri resmi yazışmaları gibi) vardır. Hattı abdestli yazmak saygıdır. Uluslararası yarışmaların birisinde Mısırlı bir jüri üyesi "Türk hattatlarının kazanmasını istiyoruz çünküTürk hattatları abdestsiz yazmaz." demiştir. Hat`ta kullanılan malzemelerde çok özel ve doğaldır. Çamaşır suyu bile gelse çıkaramaz. Kağıdın terbiyelenmesi gerekir. Kağıdın renginin kırıkolması tercih edilir. Hattın asıl rengi siyah mürekkeptir, mürekkep is`tendir,yüzyıllar geçsede yazıya bir şey olmaz. Arap zamkı, su veis karıştırılarak mürekkep yapılır. Kalemi batırınca istediğiniz kadar alabilmek için içine ham ipek (lika) konulur. Aharlı kağıt kullanılır. Çayın demi kağıda çok güzel renk verir.El yapımı ham kağıtasit bulundurmaz o kağıt yüzyıllarca kalır. Hindistan, Çin, Japonya`dan el yapımı kağıt geliyor. Bizde de zamanında yapılmış Kağıthane ismi oradan geliyor. Hindistan`da muzdan, Doğu Türkistan Sincan`da dut ağacından kağıtlar yapılıyor. Doğuda kimi köyler kağıt yaparak geçiniyor. Kalem kamıştan yapılır. Yazının inceliğine göre kamışın kalınlığı ayarlanır. Kamışı bıçakla (şimdi maket bıçağıyla) açarız. Bıçağın keskin olması önemli. Kimi hattatlar kalemi açtıkları yongaları saklar cenazelerini bununla ısıttıkları su ile yıkanırmış. Kalem üzerine, nal üzerine şiirler vardır. Kaleme yüz üstü sürünen, gözü yaşlı sürünen denilmiş. Açıyoruz, yontuyoruz, şak yapıyoruz kalemi "kat" ediyoruz, en son şak yapar ikiye ayırırız. Nal`ı kıvırcık olduğu için zülfiyare de benzetirler. Kamış büyüdüğü şekilde tutulur çevrilince secde etti denir. Kalem belli bir meyilde açılır, işaret parmağı ile orta parmağı yan yana tut ölçü budur. Hattat şak yaptığı için iki yakası bir araya gelmez denir. Yeni kalemlere al-yaz diye isim koymuşlar, alıp yazıyorsun. Ölçü kalemin iki ucunun arasıdır. Kalem oturmalıdır. Her harfin ölçüsü vardır. Kalemin koyduğu nokta ölçüdür. Elifyazıyorsak üç nokta büyüklüğünde olmalıdır. Meyli bir noktadır. Vav harfinin cenine benzetiyorlar. Nesih vav`ının bir hattat namazda ettehiyatu okuyan birine benzetmiş. Yazı okunuşları; istiflerde sağ alttan genel olarak başlanır okumaya, istif karmaşa değildir. Yazının güzelliği için; harfler düzgün olmalı, kusursuz olmalı, dizayn-istif-yerleştirme çok güzel olmalı, uyum olmalı. Teşrifat, okunuş ne kadar düzgün oluyorsa o kadar güzeldir. Arapçanın özelliği bir harf bitişebiliyorsa mutlaka bitiştirilir. Yazının içerisinde Allah kelimesi varsa Allah üste ve ortaya konulur. Sülüs büyük levhalardır. Nesih Kur`an yazısı, satır yazısı, en okunaklı yazılardan biridir. İstanbul yazısı divani, celi divani, Rika`dır. Rika not tutulan yazıda kullanılır. Divan kelimesi Osmanlıdaki divandan gelir. Mızrak Kur`an-ı Kerimi rulo şeklinde yazılandır. Talik (nestalik) yazı İran`da kullanılan yazıdır. Sülüs Arapçada üçte bir demektir. Altın oran yarıdan biraz fazla olmasıdır. ÖZGEÇMİŞ (DAVUT BEKTAŞ) 1963 yılında Adana`nın Feke İlçesine bağlı Akoluk Köyü`nde doğdu. İlkokulu Köyü`nde, orta ve liseyi Adana İmam Hatip Lisesi`nde tamamladı. 1992`de İstanbul Hukuk Fakültesi`nden mezun oldu. Lise yıllarında Hat sanatını tanıdı ve öğrenmeye karar verdi. Merhum Hattat Yusuf Ergün (Erzincan)`dan kısa bir süre Sülüs ve 1982`den itibaren de Hattat Hasan Çelebi`den sülüs, nesih ve rik`a meşk ederek 1994`de icazet aldı. Eski üstadların özellikle de Sami Efendi ve Hamid Bey`in eserlerini inceleyerek ve günümüzün hattatlarından da çalışmalarını celi sülüs üzerinde yoğunlaştırdı. Hattını geliştirmesinde, Üstad Mustafa Uğur Derman Bey`in birer nüshasını verdiği Sami Efendi`nin Yeni Camii Sebili yazıları ve Şevki Efendi`nin Elif Kasidesi`nin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ayrıca 2002`den itibaren rahmetli Prof. Ali Alparslan`dan vefatına kadar talik ve divani meşk etmiştir. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılmıştır. Çeşitli koleksiyonlarda eserleri mevcuttur. Sanatçı halen tek meşgalesi olan hat sanatını icra etmekte ve öğrenci yetiştirmektedir. Aldığı Ödüller İslam Konferansı Teşkilatı`na bağlı IRCICA`nın düzenlediği Milletlerarası Hat yarışmalarında; 1986`da celi-sülüste birincilik, taklit tarzı yazıda mansiyon, 1986`da celi-sülüste birincilik, 1993`de sülüste birincilik ödülleri aldı. 1997`de Tahran`da yapılan 1. İslam Alemi Hat Festivali`nde birincilik ödülü kazandı. 2006`da Birleşik Arap Emirlikleri`nde Şarja`da ikincisi düzenlenen "Uluslararası Arap Hat Sanatı" sergisinde de katıldığı levhayla ödül almaya hak kazandı. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde öğretim üyesidir.
Atölye Çalışması (Davut Bektaş)
|