Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamalarında Sosyal, Etik ve Hukuki Sorunlar Sempozyumu

Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamalarında Sosyal, Etik ve Hukuki Sorunlar Sempozyumu
Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamalarında Sosyal, Etik ve Hukuki Sorunlar Sempozyumu

İSAR (İstanbul Araştırma ve Eğitim Vakfı) tarafından düzenlenen "Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamalarında Sosyal, Etik ve Hukuki Sorunlar" Sempozyumuna katıldık. Başkanımız Av. Alev Sezen ve kurum avukatımız Av. Murat Kutlu Sezen ile üyemiz Dr. Ayşe Duman sempozyumu takip etti. Danışma Kurulu üyelerimizden Prof. Dr. Celal Yeniçeri de konuşmacılar arasında idi. Gün boyu süren sempozyumda alanında uzman çok değerli akademisyenler hazırladıkları bildirileri sundular.

İran’dan katılan Dr. Mohammad Bagher Fazljou (Tebriz Tıp Bilimleri Üniversitesi Geleneksel Tıp Fakültesi) sünnet tıbbından bahsetti. “Modern tıpta baş ağrısı mideden olabilir diye düşünülmüyor ancak mide iyileştiğinde baş ağrısı giderilebiliyor. Yeni yeni bazı klinikler buna dikkat ediyor. Hekim bedenin hizmetkârıdır. Eski hekimler 300-400 hastalığı nabızdan teşhis ediyorlardı. 28 çeşit idrar rengi vardır oradan da teşhis edebilirler.
Tahran Üniversitesi 2007’den itibaren bunu yaptı, modern tıp hekimlerinden imtihanla alır tıbbi sünnet eğitimi verirler. Sonra da eczacılara bu eğitimi verdiler.” dedi. İran’da alternatif tıp 2007’de kanunlaşmıştır.” dedi.

Prof. Dr. Levent k Öztürk (Sakarya Üniversitesi) “İran’daki sünnet tıbbi denilen geleneksel manadaki tıbba deniliyor. Tıbbi Nebevi ise hadis kitaplarına dayalı tıptır.” dedi.

Prof. Dr. Celal Yeniçeri (Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi) “Hz. Peygamber “Tedavi olun ey Allah’ın kulları” der. Tıbba yol verir, inkâr etmez. Bal şerbeti ishalli hastaya iyi gelir. Hekim ile doktoru ayırmak gerekir.” dedi.

Doç. Dr. Mustafa Iraz (İstanbul Medeniyet Üniversitesi) “Ne aradığınızı bilmiyorsanız, ne bulduğunuzu bilmezsiniz. İyi gözlemler yapıyorsak güzel sonuçlara ulaşırız. Çörekotu, üzüm, bal, incir şifalıdır, çörekotunun ölüm hariç her derde deva olduğu söylenir.” dedi.

Dr. Ecz. Aslı Can Ağca (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu İlaç, Biyolojik ve Tıbbi Ürünler Koordinasyon Daire Başkanı) “Global ilaç piyasasının Pazar payı 2004’de 550milyar dolar iken 2008’de 900milyar dolara yükselmiştir. Bitkisel ilaçlarda yan etkiler görülebilmektedir, yan etkisi olmaz görüşü yanlıştır. Kontrolsüz bitkisel ilaç kullanımı var. Kullanımda da artış var. Geleneksel, Bitkisel, Tıbbi Ürünler Yönetmeliğimiz mevcut. Batılılar İbni Sina’yı sahiplenmişler. GBTÜ (Geleneksel, Bitkisel, Tıbbi Ürünler) sadece eczanede satılır.” dedi.

Prof. Dr. Hakan Hakeri (İstanbul Medeniyet Üniversitesi) “TCK’da deneme suçu vardır. Hekimin aydınlatma yükümlülüğü, aydınlatılmış rızayı alma yükümlülüğü vardır. Tıbbi müdahalelerin hukuka uygunluğu tıbbi veya psikolojik (estetik gibi) endikasyon varsa müdahale olur. Tıbbi müdahaleye uygun hale getiren olguya tıbbi endikasyon denir. Almanya’da tıbbi endikasyon yoksa sigorta bunu ödemiyor. Faydalı olduğunu görebildiğimiz oranda etik olarak görmeliyiz. Modern tıpta da zarar (ölüm, inme gibi) verebiliyoruz. Piyasadan çekilen, yasaklanan ilaçlar mevcut.
Sorular Kim yetkili? Aydınlatma? Rıza? Endikasyon? 1219 s. Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’da hapis cezaları öngörülmektedir. Kanunla düzenlenmesi gereken konular yönetmelikle düzenlenmeye çalışılıyor bu da boşluk oluşturuyor. Ek düzenlemeler yapılması gerek.” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Hakan Ertin (İstanbul Üniversitesi) “Terminoloji önemli. Alternatif, geleneksel, tamamlayıcı ve paralel tıp deniliyor.
Yumurtayı haftada bir o da nefsinizi köreltmek için yiyin diyorlardı şimdi tereyağına kırın istediğiniz kadar yiyin deniliyor. Tıp tarihi placebo tarihidir diyenlerde var. Psikosomatik Tıp var.
Tüm hastalıklar tek bir nedenle izah edilmeye çalışılmış. Eski Çin tıbbı da binlerce sene hastalığı yin ve yan dengesi ile açıkladı. Alternatif tıbbın iki farklı kullanımı var. Birincisi tedavi kullanımı, ikincisi koruyucu kullanım. İkinci gurupta araştırma yapmak çok zor. Placebo etkisi ve nocebo etkisi var. Uygulayıcı kadar araştırmacı yok. Şarlatanlık, sahtekârlık yapan çok. Uzmanlık nasıl elde ediliyor? Otorite boşluğu var. Standartizasyon yok. Mevzuat yokluğu bir sorun. Tıbbi imkânlara ulaşmak zor, ekonomik zorluklar var bu da alternatif tıbba yönelmelere sebep oluyor. Onkoloji hastalarının %60’ı alternatif tıbba başvuruyor. Ne bu kadar tıp şüpheciliği ne de alternatif tıbba önyargılı olunmamalı.” dedi.

BİLKA`dan ilgi ve desteğini esirgemeyen Y. Doç. Dr. Murat Dinçer Çekin sempozyumun “fikir babası” idi ve genel bir değerlendirme yaptı. “Anadolu’da aynı bitkiye farklı isimler verildiğini görürüz. Işığı nereye tutarsak orayı görüyoruz. Işığı kime tutarsak onu görüyoruz. Hekim hakîmden geliyor.
Piyasaya çıkan her ilacın aslında test süreci devam eder, küçük toplumlarda çıkmayan sonuçlar büyük toplumlarda çıkabilir. Kanıta dayanan tıp genelde yayınlanan sonuçlara dayanır. Yayınlanan sonuçlar pozitif sonuçlardır. Negatif sonuçları dikkate almaz. Akupunkturu hekimler yapabilir. Bitkisel ürüne harcanan para %7. Takviye edici gıda, GBTÜ, Bitkisel ilaç.
Doğal tedavi bitkisel ilaç kullanmadan, hiçbir şey kullanmadan kendiliğinden geçmesini beklemektir. Süreçi takip edilir. Ateş hastalık belirtisi ancak aynı zamanda iyileşmenin de belirtisi.” dedi.