Kıdem Tazminatı Fonu Kanun Tasarısı
KAMUOYUNA DUYURU
Konu : Kıdem Tazminatı Fonu Kanun Tasarısı hakkında.
Milyonlarca çalışanı yakından ilgilendiren ve uzun süredir kamuoyunun gündeminden düşmeyen “Kıdem Tazminatı Fonu” kanun tasarısı ile ilgili çalışanların büyük endişe ve tereddütleri bulunmaktadır. İş hayatına ve toplumsal barışa tehdit oluşturabilecek boyuttaki bu korku ve endişelerin giderilmesi, sağduyu ve suhuletle toplumun tüm kesimlerini rahatlatıp gerginlikleri giderecek ortak bir noktada uzlaşma sağlanması hayati bir önem taşımaktadır.
Dünyada birçok örneğini gördüğümüz toplumsal patlama ve kargaşaların ülkemizde de yaşanmaması için atılması gereken adımlar şimdiden cesaretle atılmalıdır. BİLKA her zamanki sorumluluk anlayışı içerisinde konunun ilgililerini uyararak meseleleri ve çözüm tekliflerini kamuoyunun bilgisine sunmayı görev biliyor.
Çalışanlar kurulması düşünülen “Kıdem Tazminatı Fonu” ile zaten yeterli bulmadıkları şu anki sistemin büyük ölçüde değişerek kendileri aleyhinde bir durum ortaya çıkacağı, haklarının geriye gideceği korku ve endişelerini haklı olarak taşımaktadırlar. Bu korku ve endişeler;
1- Çalışanların endişelerinin başında kurulacak fonun amaca uygun çalışıp çalışmayacağı konusu gelmektedir. Bunun nedeni daha önce kurulan tasarrufu teşvik fonu gibi benzer fonların akıbetidir. Kötü yönetim sonucu fonun amacından sapması, iflas etmesi, çalışanların mağduriyetine sebep olmasıdır.
2- Yeni uygulama, ileride kıdem tazminatının tümden kaldırılmasının zemini olmaya müsait bir görüntü vermektedir.
3- Tasarının kapsamı ve eskiye dönük kıdem tazminatı alacakları konusunda belirsizlik bulunmaktadır. Bu kanunun kimleri kapsayacağı ve çıkmasından önceki döneme ait kıdem tazminatlarının kim tarafından ve nasıl ödeneceği belli değildir.
4- İşten çıkma ve çıkarılmalar kolaylaşacaktır.
5- Askere giden erkek, evlenen kadın, haklı nedenle iş akdini fesheden çalışan ve 3600 prim günü (15 yıl çalışma) süresini dolduranlar artık kıdem tazminatı alamayacaklardır.
6- Kıdem tazminatı hesaplaması tümü ile çalışan aleyhine dönerek alınacak tutar önemli ölçüde düşürülmektedir.
a- Kıdem tazminatı elan işten çıkış tarihindeki son brüt maaş üzerinden hesaplanmaktadır. Tasarı, çalışılan dönemde her ay o zamanki maaş üzerinden hesaplanan bir tutarın fona yatırılmasını öngörmektedir. Kıdem tazminatı bu tutarlara göre belirlenecektir. Burada hem kesinti yapılan eski maaşın düşük olması hem de enflasyon ile paranın değerinin düşmesi sonucu çalışanlar çifte kayba uğrayacaklardır. Bu kayıpları önleyecek tedbirlerin alınması gerekmektedir.
b- Kıdem tazminatı çalışılan her yıl için bir ay olarak hesaplanırken tasarıda bu süre her yıl için 13 veya 15 iş gününe indirilmektedir.
c- Kıdem tazminatı maaşa yol, yemek, yakacak, giyim yardımı gibi tüm ödemeler dâhil edilerek hesaplanıyorken tasarı ile sadece çıplak ücret üzerinden ödeme yapılması öngörülmektedir.
7- Fiiliyatta bir kısım çalışanlar resmi kayıtlarda gerçek ücretleri üzerinden değil daha düşük olan asgari ücretten gösterilmektedirler. Tasarıda bu durumun düzeltilmesine yönelik hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Bu durum bir yandan çalışanın kıdem tazminatı alacağını düşürüp hak kaybına sebep olurken diğer yandan Devletin de gelir kaybına sebep olmaktadır (Maliyenin damga vergisi; SGK‘nın prim kaybı gibi). İş mahkemelerindeki dava dosyalarının yaklaşık % 30 bu konu ile ilgilidir.
8- Şu anki uygulamada çalışanlar 3600 prim gününü (15 yıl sigortalılık süresi) doldurduğunda isterse hiçbir sebep göstermeksizin kıdem tazminatını alarak işten ayrılabilmektedirler. Bu sürenin daha da aşağılara çekilmesi gerekirken tasarı ile bu uygulama tümü ile değiştirilerek ödeme emeklilik veya ölüm şartına bağlanmaktadır.
9- Emekli olduktan sonra başka bir işte çalışmak mecburiyetinde kalınması maalesef Türkiye’nin bir gerçeğidir. Tasarıda emekli çalışanların kıdem tazminatı hakkı ile ilgili hiçbir açıklık yoktur, hatta kıdem tazminatını hak edip etmeyecekleri bile belli değildir.
10- Tasarıda kıdem tazminatının gelir vergisine tabi olup olmayacağı da belirsizdir. Aslolan kıdem tazminatının gelir vergisine tabi tutulmamasıdır.
Türkiye gibi bıçak sırtı dengeler üzerinde duran bir ülkede istikrarın sağlanması ve korunması, toplumsal dengeleri bozmadan, gelir dağılımında adaleti sağlayacak, toplum kesimleri arasındaki uçurumları kapatacak düzenlemeler yapılması olmazsa olmazlardandır. Çalışanları tedirgin edip karamsarlığa sokan düzenlemeler yerine ülkemizi müreffeh bir ülke haline getirip insanlarımızı refah içerisinde yaşatacak düzenleme ve uygulamalara gidilmesi zarureti bulunmaktadır. Ülkemizde toplumsal huzuru ve istikrarı sağlamanın bir yolu da budur.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
10.12.2019
BİLKA (Bilge Kadın Araştırma Merkezi)