Mobbing`le Mücadele Sempozyumu
Adli Bilimciler Derneği VE TOBB ETÜ Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen "Mobbing’le Mücadele Sempozyumu"na katıldık.
08.Ocak.2011 günü Ankara`da düzenlenen geniş katılımlı sempozyuma BİLKA`da hazırlamış olduğu "Mobbing Raporu" ile katıldı. Raporun çözüm önerileri bölümü ve afişimizin yer aldığı poster ile katıldığımız sempozyumda Başkanımız Av. Alev Sezen`de bir sunum yaptı. Sunumunda aynı zamanda konu ile ilgili STK’ların rolüne ve cezai-hukuki düzenlemelerin nasıl olması gerektiğine de değindi.
BİLKA`nın mobbign ile ilgili getirmiş olduğu çözüm önerilerinin de yer aldığı kapanış bildirgesinin sonuç bölümü aşağıdaki gibidir;
Sonuç
Mobbing bir insan hakları ihlalidir.
Mobbing de Yasal düzenlemenin yanı sıra, bilgilendirme ve bilinçlendirme gereksinimi büyüktür.
Adı konmadıkça bu kötülükle baş etmek mümkün değildir. Mobbing in Tanımlaması ve tanımı önemlidir.
Mobbing teriminin Türkçede uygun bir karşılığı bulunmalı ve sınırları açık ve net olarak belirlenmelidir.
Mobbingi önlemek için kişi ve kurumlar, bunun görevleri olduğunun farkında olmalıdır.
Mobbing konusunda toplumsal farkındalık arttırılmalı.
Mobbing mağdurlarının gerek hukuki gerekse tıbbi destek almalarına yardımcı olacak danışma merkezleri kurulmalı.
Dayanışma dernekleri oluşturulmalı.
Kitle iletişim araçlarının kullanılmasıyla devlet in bu konuya sahip çıkması sağlanmalı.
Yasal düzenleme yapması için kamuoyu oluşturulmalıdır.
Çalışanların ve işverenlerin, broşür, seminer, televizyon ve radyo programlarıyla mobbing ve çalışan hakları konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır.
Okullarda ‘’kişiye ve kişilik haklarına saygı’’ içerikli ders konulmalıdır.
Mobbing mağdurlarının sağlık problemlerini çözebilecek uzman sağlık personeli yetiştirilmelidir.
İlgili tüm tarafların işyerinde mobbingi azaltmak için birlikte çalışmaları gereklidir.
Bu tarafların, şiddete karşı alınacak önlemleri düşünme ve yerine getirmekte aktif rolü vardır.
İşyerinde tüm çalışanlar arasında açık iletişimin sağlanmalı ve güven oluşturulmalıdır.
İş sağlığı ve güvenliği kurulları işler hale getirilmelidir.
Çalışanların katılımı teşvik edilmelidir.
Çalışma ortamları, dışlama, tercih, ırk, renk, cinsiyet ya da cinsel yönelim, din, siyasi görüş, milli bakış ya da sosyal köken temelinde herhangi bir ayrımdan arınmış olmalıdır.
İşyerinin uyumlu ve başarılı gelişimi için çalışma ortamındaki çeşitlilik önemli bir unsurdur.
Mobbing’i tanıma, risk analizi, müdahale, izleme ve değerlendirme aşamaları sistematik hale getirilmelidir.
Gerçekleştirilen yıldırma davranışlarını engellemek hem çalışanlar hem de kurum için son derece önemlidir.
Yönetim desteğinin ne olacağı, temsil(vekillik) ,hukuki yardım ve şikayet prosedürleri net olarak belirlenmelidir.
Yargı kararlarında yer bulmaya başlayan ve hukuka aykırılığı kabul edilen işyerinde psikolojik taciz kavramının yakın süreçte yasalarda tanımı ve unsurları açık bir şekilde verilmek ve sınırlar çizilmek kaydıyla düzenlenmesi gerekir.
İşyerlerinde nesnel olmayan davranışlarla, gerekçesi ne olursa olsun yönetim hakkının kötüye kullanılması kabul edilemez.
Bu şiddetin oluşumu, koşulları, duygusal taciz kurbanları ve onların yakınlarına yaklaşım ve yardım yolları, bireysel ve kurumsal mücadele yolları belirlenmelidir.
İdeal sosyal düzen arayışları içinde mobbing ile mücadele bir kilometre taşıdır.
Mobbing bir kıskançlıktan doğabilecek kadar basit amaçlı olabilirken, bir ülkenin idari yapısına yönelik olabilecek kadar organize ve kompleks olabilir.
Ne amaçla olursa olsun insan onuruna yönelik bir suç olan mobbing toplumu yozlaştıran ve çağ dışına iten bir olaydır.
Aydın bir toplum için ortadan kaldırılmalı ve en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
İşyerinde psikolojik tacizde Fransa’da olduğu gibi öncelikle arabuluculuk sitemi devreye girmeli, iş sendikaları ve temsilcilerine bu konuda yetkiler verilmelidir.
Mahkemeye başvurulması halinde “acil müdahale” ve “zorlayıcı” hükümler verilmelidir.
Belçika’da olduğu gibi, mobbing en kapsamlı olarak düzenlenmeli, işyerinde şiddet ve cinsel tacizle birlikte ele alınmalıdır. Bu ülkede suçun oluşması için kast aranmamaktadır.
Belçika’daki gibi “önlemek tedavi etmekten daha önemlidir” anlayışında olunmalıdır.
İşveren önlem almanın yanında risk analiz yapmakla yükümlü olmalıdır.
Mobbing riski söz konusu ise bu riskler ortadan kaldırılmalı daha sonra diğer önlemlere başvurulmalıdır.
Odalar, sendikalar ve sivil toplum; mesleki güvenlik yasalarının oluşması ve üyelerinin korunması konusunda üstlerine düşen görevleri yerine getirmelidirler.
Üniversiteler veya ilgili kuruluşlarda mobbing konusunda yapılacak çalışmalar teşvik edilmeli, işyerlerinde ve diğer yerlerde uygulanan mobbing çeşitlerine, dağılım oranlarına yönelik istatistikî veriler oluşturmalı, bu alanlarda araştırmalar yapmalıdır.
Mobbingi özendirir mahiyette yazılı ve görsel yayınların yapılması da engellenmelidir.
Japonya’da olduğu gibi bir ALO MOBBİNG hattı oluşturulmalıdır.
Mobbingle mücadele sonucunda sağlıklı bir çalışma ortamının yaratılması çalışanların ve dolayısıyla tüm yurttaşların ruh sağlığının korunması açısından önem taşımaktadır.
İnsanın psikolojik ve biyolojik sağlığını bozan mobbingin çalışanlara, yurttaşlara, işyerlerine, toplum geneline verdiği maddi ve manevi zararların tespit edilebilmesi için yapılacak akademik çalışmalara destek verilmelidir.
Mobbing konusunda bilinçli olursak farkına varırız. Bilinirliği arttırmak zorundayız.
Mobbing duyurulmalı, görünür kılınmalı; yapanlar yaptıklarının, yapılanlar da uygulananın mobbing olduğunu farkına varmalıdır.
İş yerlerini denetlemekle yükümlü olan teftiş personelinin (iş müfettişi ya da kurum müfettişi) denetim konuları arasında mobbing olgusunun da olması sağlanmalıdır.
Müfettişlere verilen eğitimde mobbingin içeriği ve zararları anlaılmalıdır.
Belirli büyüklükteki iş yerlerinde “Endüstriyel Psikolog” bulundurulmalı, küçük işyerlerinde de ortak birim oluşturularak bu hizmetten faydalanılmalıdır.
İdarenin örgütlü mobbingine karşı davalar çok yüksek maliyetli olmaktadır. Bu nedenle hızlı çözümler ve yasal destek verilmelidir.
Harekete geçecek çalışanları koruyan bir ortam oluşturulmalıdır.
İkili görüşme esansında mobbing uygulaması söz konusuysa mobbinge uğrayan “şu andan itibaren kayda alıyorum” diye bilgi vererek konuşmalarını kayda almalıdır.
Başka suçlar için yasal dinlemeler esnasında saptanan mobbingle ilgili deliller, mobbingle ilgili davada kullanılabilmelidir.
Çalışanın bilgisayarlarına izleme programları konulması mobbing olarak kabul edilmelidir.
Mağdurların hukuk yoluna başvurmaları için gerekli güvence ve destek sağlanmalıdır.
Devlet, yasaları güçlendirerek, eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yaparak mobbingle mücadele etmelidir.
Mobbing in temel nedenlerinden birisi liyakatsizlik sorunudur. Hak etmeyen insanlarin hak etmedikleri konumlarda olmasıdır.
Liyakatsizlik devleti yıkar bilinciyle, her türlü atama sadakatle değil, Liyakatla olmalıdır.
Siyasetçiler her ortamda, her fırsatta mobbing konusunda konuşmalı ve mobbingin bireye ve topluma zararlarından bahsetmelidir.
Mobbing kavramının kapsamı belirginleştirilmelidir.
Mobbingle mücadele tüm eğitim aşamalarında (ilk, orta, yüksek eğitim, doktora) ders olarak okutulmalıdır.
Tüm destek gruplarını da içine alacak bir web tabanlı anti-mobbing destek grubunun kurulmalıdır.
Mobbinge uğrayan bireylerin isimleri yer almaksızın maruz kaldıkları süreç, neler yaptıkları, duygu ve düşünceleri ve mobbing konusundaki tüm görüşleri bu grupta paylaşılmalıdır.
Bu destek grubu sadece mobbinge uğrayanların duygu ve düşüncelerini paylaştıkları bir alan değil; aynı zamanda bilimsel yayınlar, yasal süreç ve gelişmeler, bu alanda çalışan kişilerin çalışmalarını da kapsamalıdır.
Medyada mobbing ile mücadele daha çok işlenmelidir.
Mobbingin sınırları iyi tanımlanmalıdır.
Mobbing Ceza Hukukunda açıkça tanımlanmalıdır. Ancak bu süreçe kadar TCK daki ilgili maddeler suça uygulanmalıdır.
Tüm yasalarda mobbing tanımlanmalıdır. Yasal sisteme girmelidir. (İş ve iş güvenliği, Medeni kanun, Borçlar Kanunu, Yüksek Öğretim Kanunu v.s)
En ideali yasal yaptırımları da içeren özel bir “Mobbingle Mücadele Yasası” çıkarılmasıdır.
İşyeri sağlık birimleri bu konuda duyarlı hale getirilmelidir.
Kurumsal mobbing Çalışma Bakanlığı iş müfettişleri tarafından denetlenmelidir.
Mobbing in bir yöntem olarak kullanılması önlenmelidir.
Önlemede Etik kurallar geliştirilmelidir.
Onaylanmış Avrupa sosyal şartı Anayasanın 90. Maddesine göre iç hukuk niteliğindedir.
Kendi hukuk sistemimiz olduğu için uygulanmak zorundadır. Yasalar bu bağlamda değiştirmelidir.
Aşırı ve kayıt dışı çalışma güvence altına alınmalıdır.
Mobbingin önlenmesinde işverenlere sorumluk yüklenmelidir.
İşçiler/çalışanlar arasında olan mobbinge yöneticinin göz yumması ya da ilgisiz kalması gibi durumlarda mobbingin ihmali de olabileceği kabul edilmelidir.
Mobbingin önlenmesi için siyasi bir tavır ve irade gereklidir.
Mobbingin kurum tarafından yapılması dikkate alınarak soruşturma ve incelemeler bağımsız özgür kurumlarca gerçekleştirilmeli.
Ombudsmanlık/arabuluculuk sistemi devreye girmelidir.
Bağımsız ve kurum etkisinden uzak bir soruşturma usulü sağlanmalıdır.
Çalışma bakanlığı ve diğer bakanlıklarda bu konuyla ilgili teftiş birimleri kurulmalıdır.
Yasal düzenlemeler her şeyin çözümü değildir. Bilinç oluşturulmalı sendikal ve sivil toplum desteği gündeme getirilmelidir.
Mobbingin ulusal ve uluslararası boyutu dikkate alınmalı ve bir oyalama taktiği olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Amacımız mobbingi önlemek, kurbanlara yalnız olmadıklarını hissettirmektir.