Geleneksel Pilav Günümüzü Gerçekleştirdik

Geleneksel Pilav Günümüzü Gerçekleştirdik
Geleneksel Pilav Günümüzü Gerçekleştirdik

BİLKA’nın kuruluş yıldönümü münasebetiyle her yıl tertip ettiğimiz geleneksel Pilav Günümüz Üsküdar Belediyesi Evlendirme Dairesi Restoranında yapıldı. 10. yılımıza girdiğimiz bu günde üyelerimiz ve BİLKA dostlarımızla bir araya geldik.

Aralarında değerli ilim adamlarının da bulunduğu seçkin bir davetli topluluğunun katılımı ile gerçekleşen toplantıda Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak, Merkez Valisi Muammer Erol, Saadet Partisi Kadın Kolları İl Başkanı Nagehan Gül Asiltürk ve AKP Kadın Kolları İl Başkanı Şeyma Döğücü’nün gönderdikleri mesajlar katılımcılara iletildi.

Şehitlerimizin ruhu, ülkemizin sulh ve selameti için Beylerbeyi Camii İmam Hatibi Ramazan Kutlu tarafından Kuran-ı Kerim Tilaveti ve ilahiler okundu.

Başkanımız Av. Alev Sezen BİLKA’nın son bir yıllık faaliyetlerini ve gündemi değerlendirdiği konuşmasına “Allah uğrunda birbirini seven arkadaşlarımla fani değil baki bir dünya için çalışıyoruz.” diyerek başladı. Başkanımız konuşmasında “

Dünyanın durumu

Müslüman ülkelerin durumuna baktığımızda kan ve gözyaşı görüyoruz. Mısır, Bangladeş, Keşmir, Filistin, Doğu Türkistan, Yemen, Sudan, Irak, Suriye, Pakistan, Libya, Somali, Arakan… İslam dünyasının dini liderleri ve toplum önderleri bir bir tutuklanıyor ve idam ediliyor.

Müslüman olup gayrimüslim ülkelerde yaşayanlar devamlı aşağılama ve şiddet ile karşı karşıyalar.

Müslüman mülteciler de aynı durumla karşı karşıya her türlü zulme, hakarete maruz kalıyorlar.

Türkiye’nin durumu

15 Temmuz

Şehitlerimizin mekânları cennet ruhları şad olsun, gazilerimize Rabbim acil şifalar, kolaylıklar versin.

FETÖ terör örgütü

Bu örgütün ne olduğu daha en başından belliydi. Hoşgörü, dinler arası diyalog, medeniyetler ittifakı… hepsinin ucu nedense hep İslam’ı bozmaya ve değiştirmeye çıkıyordu. Hoşgörü diyerek gayrimüslimlerden Müslümanlara tahammül göstermeleri isteniyor, daha baştan İslam ve Müslümanlara vahşi, barbar imajı yapıştırılıyordu. Dinler bahçesi zırvalarıyla yurdun dört bir tarafı kilise ve havralarla doldurulmaya çalışıldı. İslam’ın emirlerini tam olarak yerine getiremeyen Müslümanlara tövbe edip, ibadetlere teşvik etmek yerine Hıristiyanlık adres olarak gösterildi. Hutbelerden “Allah katında tek din İslam’dır” Ayet-i Kerimesi çıkarıldı. İmamlardan çok papazları, hahamları görür olduk.

FETÖ’nün hedefi paralel devletten çok fazlasıydı. Nihai hedefi paralel din (İslam) kurmaktı.

Paralel İslam planı sadece Türkiye ile de sınırlı değildi. Türkiye’de başarılı olsalardı en kısa sürede Orta Doğu, Arap ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleri başta olmak üzere bütün İslam dünyasına bulaştırılmak istenen imha edici bir virüstü. Bu amaçları doğrultusunda okullar kurdular ve bu okullardan mezun olanlar dış güçlerin desteği ile yönetim kademelerine getirildi. İslam’ı tahrif etmek için önce devleti ele geçirmek gerekiyordu. Bu sebeple görev cemaat kisvesi altındaki bu hainlere verildi. Amaç sadece devleti ele geçirmek olsa idi planın esas sahipleri -bunları kullanmaksızın- bu işi kendileri de doğrudan yaparlardı. Ancak onlar şunu çok iyi biliyorlar ki İslam’ı yok etmedikçe bu imanlı milleti yok edemezler. Vatan sevgisinin imandan olduğunun şuurunda olan milletimize hükmedemezler!

Milletimizin mücadelesi

Bir ülkenin en büyük gücü topu, tüfeği, tankı değil imanlı gençliğidir. 15 Temmuz darbe girişiminde bunu doğruluğunu bir kez daha gördük. Kahraman şehidimiz Astsubay Ömer Halisdemir bu gençlerin en güzel örneklerinden biridir.

Bu yaşananlara rağmen millet olarak hiçbir zaman yeise kapılmadık. Her şeyin sahibi Allah’dır dedik. Her zorlukta bir kolaylık vardır dedik.

Milletimiz bir anda yekvücut meydanlara indi ve sonuç darbecileri bile şaşırttı. Bütün dünya olan biteni şaşkınlık ve hayranlıkla seyretti. Dosta cesaret düşmana korku verildi. Milletimiz demokrasi nöbeti değil vatan nöbeti tuttu.

Batı (AB/ABD) işgal planları başarısız olunca ne yapacağını bilemedi, böyle bir durumla karşılaşacaklarını hayal bile etmemişlerdi. Beklenmedik bu durum karşısında hazırlıksız oldukları için bir devlet idarecisinin davranması gerektiği şekilde değil saldırgan bir şekilde davranıp beyanatlarda bulunmaya başladılar. Bu durum bize Âl-i İmrân Suresinin 118, 119 ve 120 Ayet-i Kerimelerini hatırlatmalı. Ayette “Tenhada başbaşa kaldıkları vakit ise, size olan kinlerinden ötürü parmaklarının uçlarını ısırırlar.” diyor, aynı şekilde davranmaktadırlar.

İşgal etme hayalleri kuranlar bilsin ki buna cüret edecek olurlarsa karşılarında bir ordu değil çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle bir millet bulacaklardır. Tarih boyu bir ve beraber olan hiçbir millete hükümran olamamışlardır.

Yedi düvel bilsin ki Allahuekber diye şehadete koşan, tebessümle ölümün kollarında can verenlere hiçbir güç yetiremezler.

Devletin daim, milletin hâkim olması için, birlik beraberliğimizi sağlamak ve muhafaza etmek için ne yapmalıyız? Bunları yapacak olan idarecilerimiz nasıl olmalı?

Daim ve hâkim olmak için her şeyin sahibi ve ezelden ebede var olan Allah-u Teâlâ’nın sıfatları bize yol gösterecektir. Esmaül Hüsnadan feyz almak, örnek almak gerekiyor.

Er-Rahman ve Er-Rahim sıfatı; Merhamet. Devlet idarecileri fakire, mazluma, mağdura karşı merhametli olmalıdır.

El-Halim sıfatı; Cezalandırma. Zalime, haine, suçluya cezası verilmeli ancak her şey usuletle ve suhuletle yapılmalı.

El Adl; Adalet. Adalet hiçbir ayırım gözetmeden tesis edilmeli. Gökyüzüne yükselen şehadet parmağı misali Topkapı sarayındaki Adalet Kulesi bize her daim bunu hatırlatmaya devam etmeli.

El- Rezzak; Rızık. Vatandaşlarının geçimini sağlayacak imkânları sunmalı.

Bunların içini nasıl dolduracağız; rehberimiz Kuran, sünnet olacak, Peygamberimizin (sav) hadis-i şerifleri, enbiyanın, sahabe-i kiramın, evliyanın sözleri, öğütleri olacak, Hz. Ali (r.a.)nin Mısır’a vali olarak atadığı Malik b. Haris El Eşter’e yazdığı emirname rehberimiz olacak. İmam Gazali ve Şeyh Edebali’nin Ey Oğul! diye başlayan nasihatlerini tutacağız.

İmam Gazali “Halka tepeden bakma. Sonra senden bu sıfatla bahsedilir.”

Şeyh Edebali “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” / “Haklı olduğunda mücâdeleden korkma! Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler”

Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç “Kabile ve ulusun dar sınırlarından kurtulmak için kendinizi Müslüman olarak düşünmeye başlayın.” / “Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım.”

Necmettin Erbakan “iman varsa imkânda vardır” / “iman tekeden süt çıkarır”

Mücadeleci olmayı kavgacı olmak zanneden, mücadeleyle münakaşa etme arasındaki farkı anlayamayan, herkesle ağız dalaşı yapan ve bunları marifet bilen kibirli, ayrıştırıcı idareciler değil

Birleştirici, yol gösteren, yeri gelip susmasını bilen, kimi zaman bir tebessümün bile cevap olduğunu bilen, ilim sahibi, hilm sahibi, teenniyle hareket eden, fehim idarecilere ihtiyacımız var.

Fatih Sultan Mehmed Han gibi, Selahattin Eyyubi gibi hiçbir hilenin, oyunun oyalamanın Hak yoldan ayırmadığı, hedefine odaklanan idarecilere ihtiyacımız var.” dedi.

Üyelerimizin yanı sıra BİLKA Danışma Kurulu üyelerimiz Prof. Dr. Nevzat Kor, Prof. Dr. İsmail Ekmekçi, Doç. Dr. İbrahim Subaşı, Doç. Dr. Murat Coşkun, Y. Doç. Dr. Muhsin Öztürk, Kurum avukatımız Av. Murat Kutlu Sezen, Erbakan Vakfı İstanbul İl Kadın Kolları Tanıtım Başkanı Türkan Biroğlu, Erbakan Vakfı İl Kadın Kolları üyesi Selma Ozan, Diyanet-Sen 2 Nolu Şube Kadın Kolları Başkanı Öznur Kaplan, Diyanet-Sen 2 Nolu Şubeden mimar İhsan Eriş, Kadınların El Ürünlerini Geliştirme ve Yaşatma Derneği Başkanı Münevver Yorulmaz, tarihçi-yazar Metin Hasırcı, yapımcı-yönetmen Dilşat Özer Kestavur, gazeteciler Teoman Devrim ve Hamit Çulha`da toplantıda yer aldılar.

Gerek bizzat katılarak gerek tebrik ve destek mesajları ile yanımızda yer alan BİLKA dostlarına teşekkür ediyoruz.