Prof. Dr. Nurşen MAZICI


1) Şeyma: Türkiye`nin Irak`a yapacağı sınır ötesi bir operasyonun muhtemel sonuçları neler olabilir?
Nurşen Mazıcı: Operasyon zaten bütün olarak yapılıyor ama kapsamlı bir harekat yapılır mı yapılmaz mı onu bilmiyorum. Amerika istihbarat verecek deniyor. İstihbarat vermesinden çok eğer Amerika orda PKK teröristlerini, terör olayını durdurursa zaten büyük bir operasyona gerek bile kalmayabilir. Zaten F16`lar bir bölgeyi vuruyor. Öbüründe sınır ötesine geçip, belli bir alana yerleşip, terörle mücadele için kullanacağı söyleniyor. Terör, Amerika Irak`a girmeden önce de vardı, Saddam`la iyi olduğu dönem içinde de vardı. Uyuşturucu trafiğinden elde ettikleri gelirlerin önü kesilmediği sürece Irak`a girmenin tek başına bir çözüm getirmeyeceğini düşünüyorum.
2) Ş: Böyle bir operasyon ile PKK terörü biter mi?
N.M: Hayır bitmez, çünkü kaynakları kesilmeden bitmez. Bir de 4 bin tane deniyor terörist olarak. Zaho`daki kamptan da söz ediliyor. Bu arada 10 bin kişinin üstünde Türkiye`den giden Kürtlerin yaşadığı söyleniyor. O Zaho`daki kampta 10 bin kişi ne olacak? O daha belli değil. Biliyorsunuz, Tunceli ve Bingöl`de de terör sürüyor. Buralar sınırda değil. Buraya PKK nasıl giriyor? Buna bakmak lazım. O yüzden tek başına askeri önlemlerle çözülecek gibi görünmüyor.
3) Ş: ABD ile yaptığımız PKK ile ilgili koordinatörlük girişimi bir sonuç vermemişti. Şimdi ise ikili değil de Türkiye ABD ve Irak`tan oluşacak üçlü bir koordinatörlükten bahsediliyor. Sizce bu çözüm getirir mi?
N.M: Bunu önceden de düşündük ve yaptık. Bildiğiniz gibi Edip Başer Paşayla yapılmıştı. Fakat bu çalışmadı. Sizin iyi niyetiniz önemli. Niyetiniz orada PKK terörünü bitirmekse sonuç alabilirsiniz ama değilse, değil 3`lü, 5`li bir koordinatörlük kurulsa bundan bir sonuç alamazsınız.
4) Ş: ABD`nin Büyük Ortadoğu projesinde Türkiye`ye biçilen rol nedir?
N.M: Türkiye`ye rol biçilmiyor. O proje içerisinde rolden çok, Türkiye`nin de içerisinde bulunduğu, sınırları değişecek 35 ülkeden bir tanesi olarak görülüyor. Son yıllarda Google Earth gibi yerlerde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesini, Kürdistan ve Ermenistan olarak gösteren haritalar var. O yüzden Türkiye orda rol alan değil özellikle kullanılan ya da parçalanacak ülke olarak görülüyor.
Ş: Yani Türkiye için de bir sınır değişikliği söz konusu diyebiliriz.
N.M: Evet haritalar öyle gösteriyor.
5) Ş: Özellikle son terör olaylarından sonra yapılan anketlerde Türk halkının %95`inin ABD`yi sevmediği anlaşıldı. Ancak ABD müttefikimiz. Halkımızın bu kadar olumsuz baktığı bir devletin müttefikimiz olması doğru mudur?
N.M: Demek ki halk müttefik olarak görmediği için sevmiyor. Türkiye`nin zaten Batı İttifakı içine alınmasının en temel nedeni, komünizmin önünü kesmektir. O yüzden biz müttefik olarak görülüyoruz ama şimdi bloklar dağıldı. Bloklar dağıldıktan sonra müttefiklerin tekrar şartlarını tanımlaması gerekiyor. Şuan için Türkiye`nin NATO`daki yeriyle Amerika`ya niçin gidiliyor diye halk kendi kendine soruyor. Halk artık bunun Komünizme karşı olan bir harekat değil de Radikal İslam`a karşı yaptığı harekatta Türkiye`yi kullanmak istiyor diye düşünüyor. Radikal İslam Türkiye için bir tehlike mi? Laik bir devlet olduğumuz için bu soru sorulabilir.Tehdit olabilir ama bu tehlikeyi yaratanlar kimlerdir buna bakmak lazım. Komünizmin devrilmesinden sonra İslam`ı düşman olarak görmeyi yaratan Amerika`dır zaten. Önce Komünizmdi sonra kendine yeni bir düşman yarattı. Bin Ladin, Taliban bunlar nasıl yaratıldı? Buna bakmak gerekir. Sovyetler Birliği`nin Afganistan`a 1978 müdahalesi ile birlikte komünizmin o coğrafyaya yayılmaması için Taliban`ı, El Kaide`yi, Usame Bin Ladin`i destekleyen Amerika`dır. Bunlar Amerika`nın adamlarıydı. Şimdi onları tehlike olarak gösteriyor. O bakımdan İslam gerçekten Liberalizmin, Batının bir düşmanı mı yoksa bilinçli olarak batıya bir düşman olarak, yapay bir tehlike algısı mı yaratılmak isteniyor? Bu bakımdan da Türkiye, Amerika başını alıp gidince, ben bu komşularımla ne yapacağım diye zaten kaygılanıyor. O yüzden Türkiye`nin Amerika`yla olan ilişkilerinde, bu Büyük Ortadoğu Projesi adı altında yapılan projedeki çıkarların, Türkiye`nin çıkarlarıyla pek örtüşmediğini düşünüyorum. Müttefik, çıkarları aynı doğrultuda olan ülkelerin güçlerini birleştirerek aynı yönde hareket etmesi demektir. Amerika, petrol yataklarını elde edebilmek için demokratikleştirme adı altında Türkiye`yi kullanıyor. Bizler bu şekilde demokratikleştirme olmaz, demokrasiyi boşaltıp, tankerlere tekrar petrol yükleyerek bu iş olamaz dediğimizde, bazı Amerikan yanlısı gazeteciler, aydınlar Hayır, Amerika buraya demokrasi götürecek! demişlerdir. Ama geçtiğimiz aylarda da zaten Amerika kendisi açıklama yaparak benim demokrasi falan götürdüğüm yok, ben buraya petrol için geldim demiştir. Yani Türk aydınlarının, entelektüellerin 3-4 yıl önce saptadıklarını zaten kendileri de itiraf etmişlerdir.
6) Ş: Batıda özellikle de ABD`de Ermeni Soykırım Tasarısının oylanıp oylanmayacağı Demokles`in Kılıcı gibi Türkiye için hep tehdit unsuru mu olacaktır?
N.M: Bence Ermeni soykırımı olup olmaması Amerikalıların umurlarında değil. Bunun olup olmadığı hakkında bilgi edinme diye bir kaygıları da yok. Türkiye bir yerde zayıflatılsın diye, ellerine ne geçse onu kullanıyorlar. Onun için ellerinde her hangi bir belgenin olmadığını, bunun bir soykırım olmadığını bildikleri halde bu durumu kullanıyorlar. Bundan başka, Ermeniler seçim kampanyalarına destek veriyorlar. Bu ciddi rakamlarda bir tutar. Onun için Türkiye`ye koz olarak bunu kullanıyorlar. İşte istediğimizi yapmazsanız bunu kullanırım gibi. Türkiye güçlü bir ülke olsa, bağımlı olmasa, Amerika`ya eline geleni ardına koyma der çıkar gider. Biliyorsunuz Amerika`nın Kızılderililere yapmış olduğu ve hala da yapmakta olduğu soykırım var. Irak`ta yaklaşık 1 milyon insan öldü, peki bunu sormazlar mı senin yaptığın nedir diye? O yüzden soykırım hakkında ne bilgileri var, zaten ne de bu onların çok da umurlarında. Orada yaşayan Ermenilerin kimlik sorunlarını, basında çıkartmış oldukları tartışmayı ülke politikası haline dönüştürerek bundan ne elde edebiliriz diye kullandıkları bir durum bu.
7) Ş: Ermeni Soykırım iddialarının ileri safhası olarak Türkiye`den tazminat ve daha sonrada toprak talepleri olacağı söyleniyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
N.M: İlki terördü, ikincisi soykırımın tanınması, üçüncüsü tazminat ve dördüncüsü toprak talebi. Armen Ayvazyan bir araştırma merkezinin başkanı diyor ki Artık bir toprak talebinde bulunma zamanı gelmiştir. Erzurum`u istiyorlar. Zaten Ermenilerin anayasasında toprak talepleri var. Bunlar Büyük Ortadoğu projesiyle de bağlantılı. PKK terörü ile de bunun bir bağlantısı var. Şöyle ki PKK`nın basın büroları Erivan`da bulunuyor. Onlarda orda birlikte propaganda yapıyorlar. Biliyorsunuz Yugoslavya`dan başlayarak devletler bölünüyor. Bu da yavaş yavaş Türkiye`ye doğru geliyor. Yaklaşık 20-25 senedir bu var zaten...
8) Ş: Türk Tarih kurumu başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu`nun Ermeni soykırımı olmadığı yönündeki beyanları nedeni ile İsviçre`de soruşturma başlatılması ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
N.M: Düşünce özgürlüğüne yer verin, önem verin ve Avrupa Birliğine girmeniz için şunu bunu yapmanız gerekir diyen, size özgürlükler getireceğim diyen Avrupa`nın göbeğinde, soykırım yoktur dediğiniz için tutuklanıyorsunuz. Bu da Avrupa`nın ne kadar çelişkili ve çifte standartları olduğunu gösterir. O bakımdan dünyada genel anlamda lider sıkıntısı çektiğimiz bir dönem içerisindeyiz. Bu sadece Türkiye`ye de has bir durum değil. Böyle bir ortamdan nasıl çıkılacaktır? Bu durum tekrar ortaçağ karanlığına gidiliyor gibi bir izlenim veriyor. Umarım bu geçis dönemlerini ülke olarak bir an önce atlatırız.
Ş: Çok teşekkürler...
Röportajı Yapan: Şeyma Öz (Genç Bilka Başkanı)
Röportaj Tarihi: 14.11.2007
ÖZGEÇMİŞ (Prof. Dr. NURŞEN MAZICI)
Prof. Dr. Nurşen Mazıcı Malatya`da doğdu. Derme İlkokulu`nu, Hasan Varol Ortaokulu ve Turan Emeksiz Lisesi`ni bitirdi. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi`ni, ardından da Selçuk Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi`nin de lisans öğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi`nde Siyaset Bilimi mastır ve doktorası yaptı. Londra`da doktora tez çalışmasının ardından kazandığı bir bursla Almanya`da Christian Albert Üniversitesi`nde Ulusal Güvenlik konusunda katıldığı kurstan başarı sertifikası aldı. Michigan Üniversitesi`nde Near East and North African Studies`de Siyaset Bilimi post doktorası sırasında üç yıl,Ortadoğu Ülkelerinde Demokratikleşme Süreci üzerinde çalıştı ve doçent oldu. 2000 yılında Washington DC`deki National Archives`daki belgesel araştırmaları sonucu Profesörlüğe yükseltildi. Halen, 2005-2006 akademik yılında Washington`daki Georgetown Üniversitesi`nde konuk öğretim üyesi olarak bulunduğu sırada başlattığı İki Dünya Savaşı Arasında Türk- Amerikan İlişkileri konulu belgesel çalışmasını sürdürmektedir.
Marmara Üniversitesi`nde görev yapan Prof. Dr. Mazıcı`nın yayınlanmış beş kitabı ise şunlardır:
Atatürk Döneminde Muhalefet 1919-1926 , Dilmen Kitabevi 1984 İst.
Uluslararası Rekabette Ermeni Sorunu`nun Kökeni 1878-1918 , Der Yayınevi 1987 İst.
Türkiye`de Askeri Darbeler ve Sivil Rejime Etkileri Gür Yayınevi 1989 İst.
Celal Bayar`ın Başbakanlık Dönemi 1936-1939 Der Yayınevi 1996 İst.
ABD`nin Güney Kafkasya Politikası Olarak Ermenistan Sorunu 1919-1921 Pozitif Yayınları 2005 İst.