Kadıköy Kadın Sığınma Evi Ziyareti


BİLKA olarak "Kadıköy Kadın Sığınma Evi"ni ziyaret ettik.
Kadıköy sığınma evi 7 yıl önce kadın hakları dernekleri ve Kadıköy Belediyesi işbirliği ile kurulmuş. Kadıköy’de açılan sığınma evinden sonra Maltepe, Sultanbeyli, Samandıra, Büyükçekmece, Pendik ve Kartal’da da sığınma evleri açılmış. Bu sığınma evleri ilk kurulduklarında 15 kişilik kontenjanları olmasına rağmen 40 kişi başvurmuş ve en çok talep Samandıra, Sultanbeyli ve Beykoz kesiminde olmuş. Üniversite mezunu eğitim görmüş kişilerde sığınma evlerine başvurduğu halde sayıları pek fazla değil.
Sığınma evlerindeki genel tabloya bakıldığında çoğunluğun kırsal bölgelerden geldiği töreden, koca baskısından, aile korkusundan kaçan kadınların oluşturduğu gözlenmektedir. Çoğu okumamış veya parasızlık ya da ailenin engellemesi sebebi ile okullarından ayrılmak zorunda kalmıştır. Sayısal olarak ifade edilecek olursa: %50’si şiddet, %20 ‘si kuma sorunu, %20 ‘si ailesi sahip çıkmadığı için ve %10’u töre nedeniyle sığınma evinde bulunmaktadır.
Kadın sığınma evlerinde kalma süresi 3 aydır. Sığınma evinde olan kadınların oradan çıktıklarında meslek edinmeleri ve konut sorununu çözmeleri için de yardım ediliyor.
Konuklar sığınma evlerinde bulundukları süre boyunca niteliklerine göre meslek edindirme kurslarına gönderilip kendilerine güvenmeyi ve sığınma evinden çıktıktan sonra kendilerine yetebilmeyi öğreniyorlar. Sığınma evinden çıkan kadınlar çoğunlukla tekstil sektörünün ilerlemiş olduğu Ümraniye’ye yerleştiriliyorlar. Bu bölge daha kolay iş bulabiliyor olmaları, gözden uzak olması ve kiraların düşük olması sebebiyle tercih ediliyor.
Kadın sığınma evinin misafirlerine hukuki yardımlar yapılıyor, yeşil kart çıkarttırılıp sağlık koşulları iyileştiriliyor.
Sığınma evlerine halkın bakış açısı genellikle olumlu yönde. Mağduriyetlerini anlıyorlar ve gerekli ihtiyaçlarını karşılıyorlar.
Sığınma evlerinin diğer bir özelliği de dikkat çekmeyecek nitelikte olmasına özen gösterilmesi. Binalar seçilirken genellikle fazla dikkat çekmeyen ama merkezi yerler tercih ediliyor. Güvenlik elemanı eksik edilmiyor ve kurum her ay belediyeye rapor vermekle yükümlü.
Kadıköy sığınma evindeki rakamları göz önüne alırsak genel bir fikir edinebiliriz: Burada 80 kişi kalıyor. 28 çocuk, diğerleri bayan. 2 psikolog , 1 doktor ve hemşire, 2gece görevlisi, 2 kreş, 1 anaokulu öğretmeni, 1 çocuk ve bir ergen psikologu, yönetici ve koordinatör bulunuyor. Sığınma evlerinde temizlik yemek gibi işleri kadınlar kendileri yapıyorlar.
Sığınma evlerine başvurularda takip edilmesi gereken prosedürler var. Sığınma evine kabul edilmeden önce belediyeden bilgi alınıyor ve başvuranın bütün tahlilleri yapılarak sağlık raporu alınıyor. Hasta olanlar ise hastanede tedavi olduktan sonra kabul ediliyorlar. Başvurunun mutlaka belediye tarafından yönlendirilmesi gerekiyor.
Sığınma evlerinde konukların kendilerini rahat hissetmeleri ve hayattan zevk almaları için hiçbir şey eksik edilmiyor. Çeşitli yardımlarla düzenlenen yemekler ve sığınma evindeki kadınlar tarafından halen sergilenen oyunlarla (“Kadın İnsanlığın Anasıdır”) tekrar yaşama kazandırılıyorlar.
Yurtdışında ki uygulamalara değinmek gerekirse: Almanya’daki işleyiş de daha farklı bir uygulama yer almakta. Hotline kadın hattı mevcut. Acil yardıma ihtiyacı olan kişi telefonla acil yardım istediğinde bulunuyor. Bu hattı polis, savcılık, belediye aynı anda dinliyor ve hemen polis müdahale edebiliyor. Sığınma evinde kadınlar 1 gün kalıyor. Bazı kiliselerin altında dahi sığınma evi var. Sonrasında bahçesi olan 1 salon 1 mutfak 1 tuvalet olarak tasarlanmış evlere yerleştiriliyorlar. Paralarını devlet ödüyor. 10 evde toplam 50 bayan var. Almanya da genelde göçmenler buralara sığınıyor, onlarda İtalyanlar, Fransızlar ve Türkler. Bir harita oluşturulmuş, haritada şiddet en fazla hangi bölgelerde varsa işaretlenip istatistik çıkarılıyor ve sonuca göre gerekli istihdam yapılıyor.
Anadolu’ya baktığımızda; Diyarbakır’da, Mersin’de, Adana’da var olan sığınma evleri donanım açısından çok daha iyi durumda. Kişiye özel odalar, klimalı sistemler, daha çok personel ve yer ile ihtiyaçlara karşılık verebiliyorlar.
Sığınma evlerindeki genel tabloya baktıktan sonra istisnalara değinirsek, ülkemizde bazı sığınma evleri yarı açık ceza evine dönüşmüştür.
Sığınma evlerindeki sorunlardan birisi de kişiler arasındaki uyumun her zaman mükemmel işleyemeyeceği gerçeği. Huzursuzluk çıkaran konuk başka bir sığınma evine gönderiliyor.
Sığınma evleri her ne kadar mağdur durumdaki kadınlara yardım ediyor olsa da bunu kendine ekmek kapısı olarak görenlerde az değil. Sığınma evlerindeki baskıdan kaçan ve çoğu şeyden yoksun olan genç kızların gözlerini boyayıp kötü yollarına çekmek isteyen de oluyor. Bu kötü niyetli kişiler mağdur olduğunu iddia edip sığınma evlerine sızabiliyorlar. Fakat konuk alımlarında dikkatli olunduğu için pek fazla bu duruma rastlanmıyor.