Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı`nın İstişare Toplantısına Katıldık

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı`nın İstişare Toplantısına Katıldık
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı`nın İstişare Toplantısına Katıldık

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı`nın 4320 s.lı Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarı Taslağına ilişkin Ankara`da sivil toplum kuruluşları ile gerçekleştirdiği istişare toplantısına katıldık. BİLKA`yı Başkanımız Av. Alev Sezen ile kurum avukatımız Av. Murat Kutlu Sezen temsil etti.

Bakan Fatma Şahin`in başkanlığında yürütülen toplantıya Türkiye genelinde kadınlar ile ilgili çalışmalar yürütensivil toplum kuruluşları katıldı.

Üç oturum halinde gerçekleşen toplantınınilk oturumunda taslak hakkındaki görüş ve önerilerimiz sözlü ve yazılı olarak bildirildi.(Tasarıve BİLKA`nın görüşleri ayrıntılı olarak aşağıda belirtilmiştir.)

Bakanlıktan beklentilerin dile getirildiğiikinci oturumda,BİLKA`nın görüşlerini belirten Av. Alev Sezen "Bakanlık, çalışmalarını Anayasada yer alan pozitif ayrımcılığa uygun olarak yürütmelidir, zihniyet bu yönde değişmelidir.Şiddetin yanı sıra kadının mağdur edildiği diğerkonularda da çalışmalaryapılmalıdır. Medeni Kanun ve Ceza Kanununda yapılan değişiklikler ilekadını mağdur edendüzenlemeler değiştirilmelidir.
- Kadının nafaka ödemesi için hali refah şartı getirilmeli,
- Edinilmiş mallara ortaklık rejimi ile paylaşımda ekonomik şiddet mahsulü edinilen mallardan diğer eş pay almamalı,
- Ceza Kanununun, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğü düzenleyen,233. maddesisebebi ile kadınlar mağdur edilmemeli,
- Ceza Kanunundanzina suçunun çıkarılmasısebebi ile kendisine sadece boşanma yolu gösterilerek bir kez daha mağdur edilen kadının bu mağduriyetleri giderilmeli,
- Özellik ile Anadolu`da görülen ve kadının miras hakkının elinden alınması şeklinde ortaya çıkan ekonomik sömürü durdurulmalı,
- Çalışan kadının ikili yüküne acilen çözüm getirilmeli,
- Başörtüsü engellemesi kadına yönelik şiddet olarak kabul edilmeli,
- Ceza Kanununun Reşit olmayan ile cinsel ilişkiyi cezalandıranmaddesi yenidendüzenlenerek busuç şikayete bağlı olmaktan çıkartılmalı ve ceza alt sınırı tecil sınırı dışındaolmalı,
- Sokakta çalışan çocuklar ile ilgili tedbir kararlarının uygulanmasındaki aksaklıklar giderilmeli,
- Başlatılan aile imamlığınadevam edilmeli,
- Mobbing ceza kanununda yer alaraksuçolarak düzenlenmelidir"dedi.

Yeni anayasa sürecinde kadın çalışma gurubunun kurulması ile ilgili tekliflerin alındığıüçüncü oturumda dasöz alan Av. Alev Sezen "AnayasaTürkiye`nin Anayasasıdır. Bütün kesimlerin sesi olmalıdır. Sadece burada olan değil, her kesimi temsil eden STK`ların yer aldığı bir çalışma gurubu kurulmalıdır" dedi.

KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN
KORUNMASINA DAİR KANUN TASARI TASLAĞI


BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Temel İlkeler

Amaç
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, kadın ve aile bireylerinin şiddetten korunması amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.

Kapsam
MADDE 2- (1) Bu Kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan; kadınların, çocukların, eşlerin, nişanlıların, yakın ilişki içinde yaşayanların, nişanlılık veya evlilik birliği ya da beraberliği herhangi bir sebeple sona ermiş olan bireylerin veya diğer aile bireylerinin korunmasına ilişkin hükümleri kapsar.

Tanımlar
MADDE 3- (1) Bu Kanunda yer alan;
a) Bakanlık: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,
b) Hâkim: Aile mahkemesi hâkimini,
c) Koruyucu tedbir: Aile mahkemesi hâkimi veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, bu Kanunun uygulanmasının söz konusu olduğu kişiler hakkında olayın kapsam ve özelliği dikkate alınarak, istem üzerine veya re’sen hükmedeceği tedbirleri,
ç) Mahkeme: Aile mahkemesini,
d) Şiddet: Bireyin, fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı,
e) Şikâyet ve ihbar: Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan bireyin aile mahkemesine müracaat etmesini veya kendisinin ya da başka bir kişinin olayı Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk kuvvetlerine yazılı, sözlü veya başka bir suretle bildirmesini,
ifade eder.

Temel ilkeler
MADDE 4- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Hizmetin sunulmasında insan haklarına dayalı, adil, etkili ve süratli bir usûl izlenmesi,
b) Hakkında koruma tedbir kararı alınan kişilere, hizmet sunulmasının insan onuruna yaraşır şekilde yerine getirilmesi,
c) Hizmetin sunulması ve yürütülmesi sırasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, millî veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılmaması,
ç) Koruyucu tedbir kararı verilmesi ve uygulanması sırasında hakkında koruma tedbiri verilen kişilerin durumları dikkate alınarak özel ihtimam gösterilmesi,
d) Bu Kanun kapsamında öngörülen tedbirlerin alınması ve uygulanması sırasında; kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, vakıf, dernek ve diğer sivil toplum kuruluşları, gönüllü gerçek ve tüzel kişiler ile özel sektörün işbirliği içinde çalışması ve bu konuda toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının sağlanması,
e) Bu Kanun kapsamında verilen hizmetin ülke çapında eşit ve dengeli sunulması,
ilkeleri gözetilir.

İKİNCİ BÖLÜM
Koruyucu Tedbirler

Koruyucu tedbirler
MADDE 5- (1) Aile mahkemesi hâkimi, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, istem üzerine veya re`sen bu maddede belirtilen tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere hükmedebilir.
(2) Bu tedbirler;
a) Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişinin;
1. Korunan bireye karşı şiddete yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,
2. Müşterek konuttan uzaklaştırılması ile konutun 2 nci maddede belirtilen bireylere tahsisi,
3. Korunan bireylere yaklaşmaması,
4. Korunan bireyin konut, okul ya da işyerine yaklaşmaması,
5. Korunan bireyin eşyalarına zarar vermemesi,
6. Korunan bireyi iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,
7. Silah veya benzeri araçlarını kolluk kuvvetlerine teslim etmesi, bu kişinin kamu görevlisi olması durumunda çalışma saatleri dışında silah veya benzeri araçlarını kurumuna teslim etmesi,
8. Alkol, uyarıcı veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak korunan bireylere ya da bu bireylerin yaşamakta olduğu konuta, okula veya işyerine yaklaşmaması ve belirtilen maddeleri bu yerlerde kullanmaması,
9. Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurmasının ve tedavisinin sağlanması,
b) Korunan bireyin;
1. Barınma yeri olmaması hâlinde, kendisine ve çocuklarına uygun barınma yeri sağlanması,
2. Geçici maddî yardım yapılmasının sağlanması,
3. Lehine tedbir nafakası bağlanması,
4. Kamu kurum ve kuruluşunda çalışması halinde, iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi,
5. Fizikî koruma altına alınması,
gibi tedbirlerdir.
(3) İkinci fıkranın (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca barınma yeri sağlanmasına karar verilmesi halinde, bu kişilerin ve birlikte yaşadıkları kişilerin kimlikleri ve adresleri gizli tutulur. Bu halde kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilir.
(4) İkinci fıkranın (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca geçici maddî yardıma, geçimini sağlayacak gelirinin olmaması, bu Kanun hükümlerine göre lehine nafakaya hükmedilememesi ya da hükmedildiği halde tahsil edilememesi hallerinde karar verilir.
a) Bütçe kanunlarıyla belirlenen miktarda günlük ödeme yapılır. Bu ödemelerden vergi veya benzeri herhangi kesinti yapılmaz.
b) Bu ödemeler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesinde yer alan ödenekten karşılanır.
c) Bu Kanun uyarınca bağlanan nafakanın tahsiline başlanması ile geçici maddi yardım kesilir.
ç) Yapılan bu ödemeler, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişiden tahsil edilir.
d) Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle alınan geçici maddi yardımlar, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
(5) İkinci fıkranın (b) bendinin (3) numaralı alt bendi uyarınca şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan birey aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise, hâkim tarafından bu konuda korunan bireyin yaşam düzeyini göz önünde bulundurularak daha önce Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedilir. Tedbir nafakasına ilişkin kararın bir örneği, mahkeme tarafından re’sen ilgili icra müdürlüğüne gönderilir. Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin herhangi bir sosyal güvenlik kurumu ile bağlantısı olması durumunda, nafaka, korunan kişinin başvurusu aranmaksızın, ilgilinin maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil edilir.
(7) Hâkim, bu maddede öngörülen koruyucu tedbirler yanında 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbirler ile Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında da karar vermeye yetkilidir.
(8) Bu madde uyarınca verilen koruyucu tedbirlerin süresi en fazla altı aydır.
(9) Tedbir kararları duruşma yapılmaksızın verilir. Ancak, hâkim zaruret gördüğü hâllerde duruşma yapabilir.
(10) Verilen koruyucu tedbir kararı mahkemece ivedikle Cumhuriyet başsavcılığına tevdi olunur. Cumhuriyet başsavcılığı derhal kolluk kuvvetleri marifeti ile kararın ilgililere tebliğini sağlar ve uygulanmasını takip eder.
(11) Bu madde hükümlerine göre uygulanacak tedbirlerin esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir.

Acil koruyucu tedbir kararı verilmesi
MADDE 6- (1) Bu Kanunun 5 inci maddesinde düzenlenen tedbirler, Cumhuriyet başsavcılığının istemi veya korunan bireyin başvuruda bulunması üzerine, derhal duruşma yapılmaksızın ve şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaksızın verilir.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde veya resmi çalışma saatleri dışında, Cumhuriyet savcısı tarafından da acil koruyucu tedbir kararı verilir. Cumhuriyet savcısı, kararını sözlü olarak kolluğa bildirir ve sözlü emri en kısa sürede yazılı olarak da gönderir. Cumhuriyet savcısı, evrakı kararın alındığı tarihi takip eden ilk iş günü içinde hâkimin onayına sunar.
(3) Acil koruyucu tedbir kararı verilinceye kadar kolluk görevlileri, şiddete maruz kalan birey hakkında gerekli güvenlik tedbirlerini alır.
(4) Acil koruyucu tedbir kararı kolluk birimlerince ilgiliye derhal tebliğ edilir ve yerine getirilir.
(5) Acil korunma tedbiri kararı en fazla otuz günlük süre ile sınırlı olmak üzere verilir. Hâkim bu süre içinde denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğünde görevli denetim görevlilerinden kişiler hakkında sosyal araştırma raporu hazırlanmasını isteyebilir. Bu sürenin sonunda, hâkim toplanan delillere göre yeniden koruma tedbirine karar verir.

Fiziki koruma ve güvenlik tedbirleri
MADDE 7- (1) Korunan birey hakkında fiziki koruma tedbirine hükmedilmesi halinde, kolluk tarafından gerekli güvenlik tedbirleri alınır.
(2) Fiziki koruma tedbirlerinden hangisinin uygulanacağına, yapılan değerlendirme üzerine ve durumun özellikleri dikkate alınarak ilgili kolluk tarafından karar verilir.
(3) Şiddet uygulayan bireyin bu madde uyarınca alınan tedbirlere uymaması halinde ilgili kişiler kolluk görevlilerince o yerden uzaklaştırılabilir. Uzaklaştırma tedbirine uymayan kişiler yakalanarak bu durum Cumhuriyet Savcısına bildirilir ve hakkında gerekli yasal işlem yapılır.
(4) Bu madde hükmüne göre uygulanacak tedbirlerin esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir.

Teknik yöntemlerle takip
MADDE 8- (1) Bu Kanun uyarınca verilen koruma tedbir kararlarının takibi, teknik araç ve yöntemler kullanılmak suretiyle de izlenebilir.

Koruyucu tedbir kararında bulunacak hususlar
MADDE 9- (1) Koruyucu tedbir kararında;
a) Hakkında tedbir kararı verilen kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerine,
b) Tedbir veya tedbirlerin şekli ve süresine,
c) Geçici maddi yardım veya tedbir nafakası öngörülmüş ise, bunun süresi ve miktarına,
ç) Karara karşı kararı veren aile mahkemesine bu kararın kaldırılması veya değiştirilmesi için başvuruda bulunabileceği,
d) Hakkında tedbir kararı verilen kişinin kararın gereklerini yerine getirmemesi halinde gözaltına alınabileceği veya tutuklanabileceğine,
ilişkin hususlara yer verilir.

Tedbirin değiştirilmesi veya sona ermesi
MADDE 10- (1) Cumhuriyet savcısı veya ilgililer her zaman verilen tedbir kararının kaldırılmasını veya değiştirilmesini kararı veren hâkimden isteyebilir.
(2) Hâkim, talep üzerine veya resen tedbirleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir ya da kişiyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
(3) Tedbirin uygulanması, kararda öngörülen sürenin dolması veya altı aylık sürenin bitmesiyle kendiliğinden sona erer.

Koruyucu tedbir kararlarının incelenmesi
MADDE 11- (1) Kararı veren hâkim, istem üzerine veya resen koruyucu tedbir kararlarının uygulanmasını denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğüne incelettirebilir. İnceleme sonunda hazırlanan raporda, uygulanan tedbirlerin ve sürelerin değiştirilmesine veya tedbirin sona erdirilmesine ilişkin önerilere de yer verilebilir.

Bildirim yükümlülüğü
MADDE 12- (1) Adlî ve idarî merciler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları herhangi bir şekilde öğrendikleri şiddet eylemlerini Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluğa bildirmekle yükümlüdür.

Gizlilik kuralı
MADDE 13- (1) Bu Kanunun 5 inci maddesi uyarınca barınma yeri sağlanmasına karar verilen ve kimlikleri ile adresleri gizli tutulan kişilerle ilgili olarak alınan kararlar ve yürütülen işlemler gizlidir. Bu kapsamda görev alan bütün birimler gizliliğin sağlanmasına yönelik gerekli bütün tedbirleri almakla yükümlüdür.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Teşkilat

Cumhuriyet savcılığı şiddetten koruma bürosu
MADDE 14- (1) Bu Kanunda öngörülen görevleri yerine getirmek üzere, Cumhuriyet başsavcılıklarında şiddetten koruma bürosu kurulur. Cumhuriyet başsavcısınca yeterli sayıda Cumhuriyet savcısı, bu büroda görevlendirilir.

Şiddetten koruma bürosunun görevleri
MADDE 15- (1) Büronun görevleri bu Kanun kapsamında;
a) Tedbir alınması gereken durumlarda, gecikmeksizin bu tedbirleri almak veya alınmasını sağlamak,
b) Aile mahkemesinden koruma tedbirleri alınması için talepte bulunmak,
c) Bu Kanunda düzenlenen suçlara ilişkin soruşturma iş ve işlemlerini yürütmek,
ç) Şiddet gören kişilerden yardıma, barınmaya veya benzeri diğer hizmetlere ihtiyacı olanlara ihtiyaç duydukları destek hizmetlerini sağlamak üzere, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde çalışmak,
d) Koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarının tebliğini yapmak, yerine getirilmesini sağlamaktır.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkrada gösterilen görevler, bu büroda görevli olmayan Cumhuriyet savcıları tarafından da yerine getirilebilir.

Kolluğun görevleri
MADDE 16- (1) Bu Kanunda öngörülen kolluk görevleri öncelikle ilgili kolluk birimlerinde belirlenen, bu alanda eğitim almış yeterli personel tarafından yerine getirilir.
(2) Amaçlanan hizmetlerin yerine getirilebilmesi için eğitim almış yeterli sayıda kolluk görevlisi ilgili birimlerde görevlendirilir.
(3) Bu Kanun uyarınca kolluk tarafından alınacak korunma ve güvenlik tedbirleri, bu maddedeki işlemleri yürüten ilgili kolluk birimlerinin koordinasyonunda yerine getirilir.

Denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğü
MADDE 17 - (1) Denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğünün bu Kanun kapsamındaki görevleri şunlardır:
a) Bu Kanun kapsamında korunan bireylere; hakları, destek alabilecekleri kurumlar, iş bulma ve benzeri konularda rehberlik etmek.
b) Bu Kanun kapsamında verilen kararla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesi için tarafları desteklemek, yardımcı olmak, gerektiğinde önerilerde bulunmak.
c) Alınan kararların uygulanması, uygulamanın sonuçları ve taraflar üzerindeki etkilerini izlemek.
ç) Korunan bireylerin karşılaştıkları psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde danışmanlık yapmak ve bu kişilere yardımcı olmak.
d) İstek halinde şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişiye psiko-sosyal danışmanlık yapmak.
e) Karar öncesinde hâkimin isteği üzerine; tarafların geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal ve ekonomik durumu, ruhsal ve psikolojik durumu, şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişinin karşı tarafa ve topluma karşı taşıdığı risk hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak.
f) Bu Kanunla ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek.
g) Korunan bireylere 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile 03/7/2005 tarihli ve 5402 tarihli Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Kanunu hükümleri uyarınca maddi destek sağlanması konusunda gerekli işlemleri yürütmek.
(2) Birinci fıkrada sayılan görevlerin yerine getirilmesi sırasında kamu kurum ve kuruluşları, aile ve çocuk mahkemelerinde görevli benzer görevlerde bulunan personel denetimli serbestlik görevlilerine yardımcı olurlar.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler

Görevlilerin eğitimi
MADDE 18- (1) Aile mahkemesi hâkimleri, Cumhuriyet savcıları, kolluk görevlileri, sosyal çalışma görevlileri ile denetimli serbestlik ve yardım merkezi müdürlüğünde görevli denetim görevlilerinin ve diğer ilgililerin görevlerine başlamadan önce veya görevleri süresince gerekli eğitimi almaları sağlanır.

Kurumlararası koordinasyon
MADDE 19- (1) Bu Kanun hükümlerinin yerine getirilmesinde kurumlararası koordinasyon; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yerine getirilir.
(2) Kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, vakıf, dernek ve diğer sivil toplum kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler bu Kanunda öngörülen hizmetlere katkıda bulunmaya teşvik edilir.

Uygulamanın takibi
MADDE 20- (1) Bu Kanun hükümlerinin uygulanması Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının koordinasyonunda, Adalet, İçişleri ve Sağlık bakanlıkları temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından takip edilerek uygulamada ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınması sağlanır.
(2) Komisyonda görev alan kurum temsilcilerine 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla fiilen görev yaptıkları her gün için (4000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir. Bu ödemelerde damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Bir yılda fiilen görev yapılan gün sayısının dördü aşması halinde, aşan günler için huzur hakkı ödenmez.

BEŞİNCİ BÖLÜM
Ceza Hükümleri

Koruyucu tedbir kararlarına aykırı davranma
MADDE 21- (1) Bu Kanunun 5 inci maddesi uyarınca verilen koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimâli bulunan kişi fiili başka bir suç oluştursa bile, dört aydan sekiz aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Cumhuriyet savcısı, koruyucu tedbir kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kişinin tutuklanmasını ilgili ceza hâkiminden talep edebilir. Ceza mahkemesi hâkimi Ceza Muhakemesi Kanununun tutuklamaya ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tutuklamaya karar verebilir.

Mahkeme
MADDE 22- (1) Bu Kanun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye ceza mahkemelerinde görülür.
(2) Bu Kanun uyarınca verilecek tutuklama kararları da birinci fıkrada belirtilen mahkemeler tarafından verilir.
(3) Bu davalar, acele işlerden sayılır ve adli tatilde de bakılır.

Gizliliğin ihlali
MADDE 23- (1) Bu Kanunun uygulanması nedeniyle öğrendikleri bilgi ve belgeleri açıklayan, yayınlayan veya her ne şekilde olursa olsun başkalarının bu bilgi ve belgeleri edinmesini kolaylaştıranlar 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesi hükmüne göre cezalandırılır.

Harç ve masraflardan muafiyet
MADDE 24- (1) Bu Kanun kapsamındaki başvurular ile verilen kararların icra ve infazı için yapılan işlemlerden harç ve posta giderleri gibi masraflar alınmaz.

Sağlık giderleri
MADDE 25 (1) Bu Kanun uyarınca hakkında tedbir kararı verilen şiddet mağdurlarından sosyal güvencesi olmayanların sağlık giderleri Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanır.

ALTINCI BÖLÜM
Son Hükümler

Yönetmelik
MADDE 26 - (1) Bu Kanun hükümlerine göre çıkarılması gereken yönetmelikler, Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde Adalet, İçişleri ve Aile ve Sosyal Politikalar bakanlıkları tarafından müştereken düzenlenir.

Yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 27- (1) 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük
MADDE 28- (1) Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 29- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


BİLKA`NIN “KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN KORUNMASINA DAİR KANUN TASARI TASLAĞI”HAKKINDA DEĞERLENDİRMELERİ

Geniş bir yelpazede değerlendirilebilecek şiddet uygulamalarını önleme konusunda ülkemizin arzulanan seviyede olduğu söylenemez. Yükselen şiddet olgusunun önlenebilmesi bakımından gerek kamu kurumları gerek ise STK’lar ciddi çabalar harcamaktadırlar. Toplumun eğitilip bilinç seviyesinin yükseltilmesine yönelik bu çalışmalardan olumlu sonuçlar alınabilmesi için kültürümüzün temeli olan inanç ve ahlak değerlerimizin korunup yaşatılabilmesi de hayati bir önem arz etmektedir.

Bu bağlamda hazırlanmış olan “Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarı Taslağı”nın daha faydalı ve verimli olabilmesi açısından BİLKA (Bilge Kadın Araştırma Merkezi) olarak görüş ve tekliflerimizi sunar taslağın beklenen amaca ulaşmasını temenni ederiz.

DEĞERLENDİRMELERİMİZ

Kanunun isminden “şiddetten” kelimesinin çıkarılması psikolojik, sosyolojik ve insani yönden daha isabetli olacaktır. Şiddetin bu şekilde ifade edilmesi mağdurları ve toplumu rahatsız edecek bir mahiyet taşımaktadır.

Madde 3/d: Bu fıkrada verilen tanım şiddeti tam olarak kapsamamaktadır. Şöyle ki; şiddet beşe ayrılır
1) Fiziksel şiddet,
2) Duygusal şiddet,
3) Ekonomik şiddet,
4) Cinsel şiddet,
5) İhmal.
Verilen tanımda genelde yaşlı ve çocuklara uygulanan ihmal yer almamaktadır.

Madde 5:
b-4 (Korunan bireyin): “Kamu kurum ve kuruluşunda çalışması halinde, iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi” Bu tedbirler m.5/8 gereği azami altı ay ile sınırlı olduğuna göre belirlenen süre sonunda mağdur yeni iş yerinde mi çalışmaya devam edecektir, eski işyerine mi dönüş yapacaktır? Kamu kurumları personel planlaması açısından bu hükümlere nasıl uyum sağlayacaklardır? Yer ve alan değişikliği kim(ler) tarafından ve neye göre belirlenecektir?
4-b: “Bu ödemeler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesinde yer alan ödenekten karşılanır” ifadesi yerine;
“Bu ödemelerin karşılanabilmesi için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesinde yeterli ödenek ayrılır” şeklinde düzenlenmelidir.
4-c: “Bu Kanun uyarınca bağlanan nafakanın tahsiline başlanması ile geçici maddi yardım kesilir” ifadesi yerine;
“Bu Kanun uyarınca bağlanan nafaka tahsil edilebildiği müddetçe geçici maddi yardım kesilir” şeklinde düzenlenmelidir.
5: “… Tedbir nafakasına ilişkin kararın bir örneği, mahkeme tarafından re’sen ilgili icra müdürlüğüne gönderilir…” İyiniyet ile tasarıya konulan bu ifade uygulamada büyük sıkıntılara sebep olabilir. Diğer kanunların amir hükümler ile icra müdürlüklerine yüklenen görevleri dahi memurlar yerine getir(e)mez iken rutin icra tatbikatlarına tümü ile ters olan bu durumun uygulaması nasıl olacaktır? Tebligat nasıl yapılacaktır? Bir şekilde yapılmış ise nafakanın ödenmemesi durumunda haciz işlemi kim tarafından ve nasıl yapılacaktır? İcra mahkemelerindeki nafaka borçlarının ödenmemesine mahsus ceza davası ne suretle ve kim tarafından açılıp takip edilecektir? Bu konunun ayrıntılı olarak irdelenmesi gerekmektedir.
6. fıkra yok, atlanmış.
8: “Bu madde uyarınca verilen koruyucu tedbirlerin süresi en fazla altı aydır.” Altı aylık sürenin sonunda ne olacaktır? Meselenin devam etmesi halinde her altı ayda bir prosedür yeni baştan mı işletilecek yoksa bu kanun kapsamında bu tedbirlere bir daha hükmolunamayacak mıdır? Meselenin devam etmesi halinde en uygun çözüm bu tedbirlerin ilgili makam tarafından yeni şartlara uygun olarak (örneğin nafakanın arttırılması veya azaltılması gibi) üç veya altışar aylık süreler halinde uzatılmasıdır.
10: “… C. Başsavcılığı derhal kolluk kuvvetleri marifeti ile kararın ilgililere tebliğini sağlar…” Bu tebligat icra safahatını da kapsayacak mıdır? Bu hüküm mağdurların lehinde gözükmek ile birlikte aleyhinde sonuçlar doğurmaya da son derece elverişli bir hükümdür. Posta memuru marifeti ile yapılan tebligatlarda ilgili adresinde bulunamadığı takdirde tebligat muhtara bırakılarak tebliğ yapılmış sayılır. Ancak kolluk marifeti ile yapılan tebligatlarda muhtara bırakma uygulaması yoktur. Muhatap bulunamadığı takdirde tebligat yapılmış olamayacak ve verilen karar da bir hüküm ifade etmeyecektir.

Madde 6/1: Müracaat edenin yalan beyanda bulunması halinde müeyyide ne olacaktır? Karşı tarafın bu sebep ile uğrayacağı maddi ve manevi zararlar nasıl karşılanacaktır?

Madde 7/2: “Fiziki koruma tedbirlerinden hangisinin uygulanacağına… ilgili kolluk tarafından karar verilir.” İfadesi yerine;
“Kolluk tarafından en etkili ve uygun fiziki koruma sağlanır.”

Madde 9/ç: Sadece kararı veren mahkemeye itiraz hakkı tanınması itiraz hakkını fiilen ortadan kaldırır. İtirazın, kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye yapılması daha doğru ve uygun olur.

Madde 12: Konusu suç teşkil eden eylemlerin ilgili kurumlara bildirilmesi insani ve ahlaki bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu bir yükümlülük haline getirmek beraberinde müeyyideyi de getireceği için doğru değildir. Ancak bunun yükümlülük olarak değil, hukuki anlamda taraf ehliyeti sağlayacak şekilde düzenlenmesi daha doğru ve yerinde olacaktır.

Madde 14: “Cumhuriyet Savcılığı Şiddetten Koruma Bürosu” ismi kanun ismine yönelik değerlendirmede de belirtildiği üzere uygun değildir. Mağdurları rahatsız etmemek için kadın sığınma evi yerine “konuk evi”, sığınmacı yerine “misafir” terimlerinin kullanıldığı günümüzde şiddet kelimesinin bu derece aleni kullanılması birey ve toplum ruh sağlığı açısından da uygun değildir. Belirtilen büroya ”Cumhuriyet Savcılığı Kadın ve Aile Koruma Bürosu” isminin verilmesi her yönden daha uygun olacaktır.

Madde 15/1-a: “Tedbir alınması gereken durumlarda, gecikmeksizin bu tedbirleri almak veya alınmasını sağlamak,” ifadesi yerine;
“Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde derhal bu tedbirleri almak veya alınmasını sağlamak,” şeklinde düzenlenmelidir.
Aksi halde tedbir alma konusunda, mahkeme ve savcılıklar arasında ciddi bir yetki karmaşasına sebep olabilecektir.
15-d: “Koruyucu ve destekleyici tedbir kararlar