Eğitim Raporu
- Okullarımızda gittikçe artan bir ivme ile çocuklar arasında zayıf gördüklerini aşağılama, dışlama ve ezmeye yönelik “bullying” olgusunun arttığı gözlenmektedir. Benzer şekilde yetişkinler arasında da “mobbing” olgusu gözlenmektedir. Bu ve benzeri durumların önlenebilmesi, neslin ve toplumun ıslahı için alınacak acil tedbirlerin yanı sıra orta ve uzun vadede okullarımızda milli ve manevi değerlerimize uygun içerikte bir eğitim verilmelidir.
- Başörtüsü yasağı tümü ile kaldırılmalıdır.
- Okullarda formanın kaldırılıp serbest kıyafete geçilmesi sosyal ve kültürel yönden büyük sakıncalar taşımaktadır.
- Tarih dersleri gerçek dost ve düşmanlarımızı doğru olarak öğretecek şekilde okutulmalıdır.
- Kur’an-ı Kerim, Siyer, Osmanlıca gibi geleceğimizin teminatı olan dersler öğretmen yokluğu sebebi ile okutulamamaktadır.
- Okullarımızda revir bulunmamaktadır hatta kimisinde ecza dolabı bile yoktur.
- Okullarımıza bağışlara ihtiyaç duymayacak derecede mali destek verilmelidir. Mali ihtiyaçlar MEB-okul, okul-veli, idare-öğretmen ilişkilerini olumsuz yönde etkilemektedir. Gönüllü destek verilen sınıflar zengin sınıfı, özel sınıf gibi tabirler ile engellenmektedir.
- Müdürler tarafından öğretmenler para toplamaya zorlanmakta, çok para toplayan öğretmen daha başarılı sayılmaktadır.
- Yetenek dersleri 2. sınıftan başlayarak branş öğretmenleri tarafından verilmelidir.
- Sınıfında 15 öğrenci okutan öğretmenle 70 öğrenci okutan öğretmenler aynı maaşı almaktadırlar. Kalabalık sınıfı olan öğretmene ek ücret ödenmesi veya ek puanlama verilerek haksızlığın dengelenmesi gerekmektedir.
- Kültürümüzü yaşatmak için -İstanbul dersi gibi- gelenek, görenek, örf ve adetlerimiz ile ilgili bir ders de müfredata konulmalıdır.
- Geleceğimizin teminatlarından birisi olan üstün zekâlı çocukların eğitimi ile ilgili acil tedbirler alınmalıdır. TBMM’de bu konuda kurulan komisyonun çalışmaları yetersiz ve yavaştır. Komisyon MEB tarafından da desteklenmelidir.
- Öğrenci sayılarının artması, ikili hatta üçlü eğitim kaliteyi düşürmektedir. Bu durum teneffüs sürelerine de yansımakta ve teneffüsler 10 hatta 5 dakikaya kadar düşmektedir.
- Öğretmen, personel, bina, araç, gereç konusundaki yetersizlikler giderilmelidir. Personel yetersizliği okulun temizliğine de yansımakta özellikle tuvaletlerden hastalık kapılmaktadır.
- Öğretmen ve diğer çalışanların maaş ve ücretleri acilen yeterli, tatminkâr bir seviyeye getirilmelidir.
- Disiplinsiz başarı elde edilmesi mümkün değildir. Okullarımızda öğrencilerde çok bariz bir disiplin gevşekliği gözlemlenmektedir. Disiplinin sağlanması konusunda okul idaresine gerekli yetkiler verilmelidir.
- Öğrencinin ders dinlemesini ve dersin akışını olumsuz yönde etkileyen cep telefonları okullarda yasaklanmalıdır.
- Öğretmenlerin interaktif olarak MEB karar sürecine katılmaları sağlanmalıdır.
- Sınıfların kalabalık oluşu, öğrencileri spor, sanat, bilim, müzik gibi farklı alanlarda destekleyecek imkânların olmayışı gibi sorunlar çözülmelidir.
- Okullarımıza geniş donanımlı kütüphaneler kurulmalıdır.
- Bölgesel farklılıklar giderilerek eğitim belli bir standarda kavuşturulmalıdır.
- Alo 147 Öğretmen Şikâyet hattının öğretmenleri rencide etmeyecek başka bir şekle sokulmalıdır.
- Öğretmenlerin kişisel gelişimlerine yönelik yatırımlar yapılmalıdır. Bu meyanda öğretmenlerin master ve doktora eğitimleri desteklenmelidir.
- Ders kitapları ehil kişilerce yazılarak içerik kalitesi yükseltilmelidir. Ders kitaplarının daha gerçekçi ve bilgi ihtiva eden bir anlayışla ele alınması gereklidir. Ehil olmayan kalemler, özensizlik, acelecilik, objektiflikten uzaklıkla hazırlanmış ders kitapları ulaşılmak istenilen temel espriyi yansıtmamaktadır.
Örneğin lise ders kitaplarında konu anlatımında, işlenen konu ile ilgili yeterli bilgi yerine, öğrenme çoğunlukla “etkinlik” kavramlarına bırakılmaktadır. Oysa öğrencinin bilmediği, öğrenmediği bir konuda etkinlik çalışması yapması başarıyı getirmemekte, her şey öğretmenin inisiyatifine terkedilmektedir. Üstelik etkinlikte araç olarak belirtilen birçok materyale taşra okullarının pek çoğunda ulaşılamamaktadır. Bu da aynı konunun farklı yönlerini öğrenen bireyler yetişmesine neden olmakta, dolayısıyla öğretim birliği sağlanamamaktadır.
Sonuç itibariyle MEB`nın dağıttığı kitaplar ya hiç kullanılmamakta, başka kaynaklara ihtiyaç duyulmakta veya kullanılsa da yasak savma kabilinden işlev görmektedir. Bu durumun dershanelere ilgiyi arttırdığı bilinmektedir.
- Üniversiteye girişte sınav-müfredat ilişkisi sağlanmalıdır.
- İlave sınav haklarının istisnai hale getirilmesi gereklidir çünkü bu sınavlar tembelliği teşvik etmekte, çalışan öğrencinin de motivasyonunu kırmaktadır.
- Öğretmenler, mevcut mevzuata göre bir hafta içinde iki gün raporlu/izinli... olduğunda öğretmenlerin o hafta alacakları tüm ek ders ücreti kesilmektedir. Böylece birçok öğretmen tüm haftalık ek ders ücretinin kesilmesini öne sürerek raporunu/iznini iki gün değil beş gün almaktadır. Sonuçta öğrencilerin dersleri boş geçmektedir. Bunu önlemek için sadece raporlu/izinli olunan günlerin ek ders ücreti kesilmelidir.
- Sınıf öğretmenlerinin üniversitede iken yan alan adı verilen dersi almış olmalarına göre branş öğretmenliğine atanmaları da hatalı olmuştur. Bu şekilde 4+4+4 kesintili zorunlu eğitim sisteminden kaynaklanan sınıf öğretmeni fazlalığı ortadan kaldırılmaya çalışılmış fakat başka bir yara açılmıştır. 20 yıl sınıf öğretmenliği yapmış bir sınıf öğretmeni 22-23 yıl önce almış olduğu (sadece 8 kredilik Çocuk Edebiyatı) dersi nedeni ile liseye edebiyat öğretmeni olarak atanma hakkını kazanmış ve binlercesi bu şekilde atanmıştır. Lise formasyonu ile ilkokul formasyonu arasındaki farkın acilen hizmet içi eğitim yoluyla kapatılması gerekmektedir. Veliler, artık çocuklarının dersine giren öğretmenin gerçek branş öğretmeni mi, yoksa sınıf öğretmenliğinden geçme öğretmen mi olduğunu sorgulamakta ve bu öğretmenlerin çocuğunun dersine girmesine tepki duymaktadır.
- Eğitim kurumlarına yönetici atama kriterlerinde daha titiz davranılmalı; sınav puanı ve hizmet puanı gibi veriler dengeli olarak kullanılmalıdır. Zira salt sınav puanına göre atama yapıldığında idarecilik yeteneği olmayan fakat sınav performansı yüksek adaylar göreve gelmekte; sadece hizmet puanı vb. kriterler baz alındığında ise mesleğin son demlerini yaşayan, idealizmini yitirmiş öğretmenler dinlenme ihtiyaçlarını gözde okullarda gidermektedirler.
Bu ve diğer alanlarda yayımlanan mevzuat hükümleri mutlaka MEB uzman ve hukukçularınca hazırlanmalı, böylece kurallar ve uygulamaların sık sık idari yargı önüne götürülmesinin önüne geçilmelidir.
- Özellikle kenar semtlerde ve göç alan bölgelerdeki okullarda öğretmen ve öğrenci güvenliği tehlikeli boyutlara ulaşmış durumdadır. Okulların bu sorunu dikkate alması ve çözüm üretmesi gerekmektedir.
- Okullarımızın mali sorunlarını çözmek için bakanlığımız “kişi bazlı ödenek sistemi ”gibi bir yöntem uygulamalıdır. Bu sistemde her il ve her ilçedeki okullar için belli kriterlere göre bir düzenleme yapılabilir. Okulun tüm ihtiyaçları bu ödenekle karşılanır. Sıkı bir takiple ödeneğin kullanımı izlenir.
- Gerek bakanlığımızca yaptırılan gerekse hayırseverlerce inşa edilen eğitim kurumlarının inşaat denetim, teslim alma işlemleri çok titiz bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Denetimler tam yapılmadığından milyonlarca lira harcanarak yapılan eğitim kurumlarının hali içler acısıdır.
- Etkileşimli Tahtanın eğitim-öğretim sistemini olumlu yönde etkilediği aşikâr bir gerçektir. Ancak derslerde öğretim içerik ve materyallerinin yetersizliği nedeniyle etkin bir şekilde kullanılamamaktadır.
- Öğretmenlerin birçoğunda ‘MEB öğretmenlere değer vermiyor’ yargısı son dönemlerde artmıştır. Bu algının süratle tamir edilmesi gerekmektedir.
- Her kademedeki yöneticilerde düşünüldüğü bilinen zorunlu yer değiştirme işlemlerinin 444 uygulamasına zarar vermemesine özen gösterilmelidir.
- Hizmet içi eğitim uygulamalarının hızla gerçek ve Bakanlıkça hedeflenen sonuca doğru gittiği gözlemlenmektedir. Bu iyi bir gelişme olup özellikle Bakanlık dışı eğitimcilerce ağırlıklı desteklenmesi önerilir.
- Özellikle 2010 yılı ve öncesinde sık sık herhangi bir nedene bağlı olarak gerçekleştirilen öğretmen nakilleri, özellikle kırsal kesim, kenar semtler, küçük şehirlerdeki okulları öğretmensiz bırakmış veya bu okullarda ağırlıklı olarak tecrübesiz öğretmenlerin yoğunlaşmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, son dönemdeki ilkeli atama takvimi eğitim öğretimi olumlu yönde etkilemektedir. Çünkü sık sık yer değiştiren öğretmen varlık sebebi olan öğrencisini bir kenara itmekte, eğitimde amaçlanan sonuç zayıflatılmaktadır.
- Eğitim politikalarının ve programlarının içerik değişimleri ile ilgili olarak öğretmenlerin yeteri kadar bilgilendirilmeleri önemlidir.
- Mevcut şartlarda, bursluluk sınavına giriş şartı gelire endekslidir. Ancak başarının desteklenmesi ve özendirilmesi için başarı burslarının verilmesi de düşünülebilir. Mevcut kriterlere göre maddi duruma bakılmaksızın az da olsa başarının desteklenmesi eğitime verilen önemi daha belirgin hale getirecektir.
02.12.2012
- Başörtüsü yasağı tümü ile kaldırılmalıdır.
- Okullarda formanın kaldırılıp serbest kıyafete geçilmesi sosyal ve kültürel yönden büyük sakıncalar taşımaktadır.
- Tarih dersleri gerçek dost ve düşmanlarımızı doğru olarak öğretecek şekilde okutulmalıdır.
- Kur’an-ı Kerim, Siyer, Osmanlıca gibi geleceğimizin teminatı olan dersler öğretmen yokluğu sebebi ile okutulamamaktadır.
- Okullarımızda revir bulunmamaktadır hatta kimisinde ecza dolabı bile yoktur.
- Okullarımıza bağışlara ihtiyaç duymayacak derecede mali destek verilmelidir. Mali ihtiyaçlar MEB-okul, okul-veli, idare-öğretmen ilişkilerini olumsuz yönde etkilemektedir. Gönüllü destek verilen sınıflar zengin sınıfı, özel sınıf gibi tabirler ile engellenmektedir.
- Müdürler tarafından öğretmenler para toplamaya zorlanmakta, çok para toplayan öğretmen daha başarılı sayılmaktadır.
- Yetenek dersleri 2. sınıftan başlayarak branş öğretmenleri tarafından verilmelidir.
- Sınıfında 15 öğrenci okutan öğretmenle 70 öğrenci okutan öğretmenler aynı maaşı almaktadırlar. Kalabalık sınıfı olan öğretmene ek ücret ödenmesi veya ek puanlama verilerek haksızlığın dengelenmesi gerekmektedir.
- Kültürümüzü yaşatmak için -İstanbul dersi gibi- gelenek, görenek, örf ve adetlerimiz ile ilgili bir ders de müfredata konulmalıdır.
- Geleceğimizin teminatlarından birisi olan üstün zekâlı çocukların eğitimi ile ilgili acil tedbirler alınmalıdır. TBMM’de bu konuda kurulan komisyonun çalışmaları yetersiz ve yavaştır. Komisyon MEB tarafından da desteklenmelidir.
- Öğrenci sayılarının artması, ikili hatta üçlü eğitim kaliteyi düşürmektedir. Bu durum teneffüs sürelerine de yansımakta ve teneffüsler 10 hatta 5 dakikaya kadar düşmektedir.
- Öğretmen, personel, bina, araç, gereç konusundaki yetersizlikler giderilmelidir. Personel yetersizliği okulun temizliğine de yansımakta özellikle tuvaletlerden hastalık kapılmaktadır.
- Öğretmen ve diğer çalışanların maaş ve ücretleri acilen yeterli, tatminkâr bir seviyeye getirilmelidir.
- Disiplinsiz başarı elde edilmesi mümkün değildir. Okullarımızda öğrencilerde çok bariz bir disiplin gevşekliği gözlemlenmektedir. Disiplinin sağlanması konusunda okul idaresine gerekli yetkiler verilmelidir.
- Öğrencinin ders dinlemesini ve dersin akışını olumsuz yönde etkileyen cep telefonları okullarda yasaklanmalıdır.
- Öğretmenlerin interaktif olarak MEB karar sürecine katılmaları sağlanmalıdır.
- Sınıfların kalabalık oluşu, öğrencileri spor, sanat, bilim, müzik gibi farklı alanlarda destekleyecek imkânların olmayışı gibi sorunlar çözülmelidir.
- Okullarımıza geniş donanımlı kütüphaneler kurulmalıdır.
- Bölgesel farklılıklar giderilerek eğitim belli bir standarda kavuşturulmalıdır.
- Alo 147 Öğretmen Şikâyet hattının öğretmenleri rencide etmeyecek başka bir şekle sokulmalıdır.
- Öğretmenlerin kişisel gelişimlerine yönelik yatırımlar yapılmalıdır. Bu meyanda öğretmenlerin master ve doktora eğitimleri desteklenmelidir.
- Ders kitapları ehil kişilerce yazılarak içerik kalitesi yükseltilmelidir. Ders kitaplarının daha gerçekçi ve bilgi ihtiva eden bir anlayışla ele alınması gereklidir. Ehil olmayan kalemler, özensizlik, acelecilik, objektiflikten uzaklıkla hazırlanmış ders kitapları ulaşılmak istenilen temel espriyi yansıtmamaktadır.
Örneğin lise ders kitaplarında konu anlatımında, işlenen konu ile ilgili yeterli bilgi yerine, öğrenme çoğunlukla “etkinlik” kavramlarına bırakılmaktadır. Oysa öğrencinin bilmediği, öğrenmediği bir konuda etkinlik çalışması yapması başarıyı getirmemekte, her şey öğretmenin inisiyatifine terkedilmektedir. Üstelik etkinlikte araç olarak belirtilen birçok materyale taşra okullarının pek çoğunda ulaşılamamaktadır. Bu da aynı konunun farklı yönlerini öğrenen bireyler yetişmesine neden olmakta, dolayısıyla öğretim birliği sağlanamamaktadır.
Sonuç itibariyle MEB`nın dağıttığı kitaplar ya hiç kullanılmamakta, başka kaynaklara ihtiyaç duyulmakta veya kullanılsa da yasak savma kabilinden işlev görmektedir. Bu durumun dershanelere ilgiyi arttırdığı bilinmektedir.
- Üniversiteye girişte sınav-müfredat ilişkisi sağlanmalıdır.
- İlave sınav haklarının istisnai hale getirilmesi gereklidir çünkü bu sınavlar tembelliği teşvik etmekte, çalışan öğrencinin de motivasyonunu kırmaktadır.
- Öğretmenler, mevcut mevzuata göre bir hafta içinde iki gün raporlu/izinli... olduğunda öğretmenlerin o hafta alacakları tüm ek ders ücreti kesilmektedir. Böylece birçok öğretmen tüm haftalık ek ders ücretinin kesilmesini öne sürerek raporunu/iznini iki gün değil beş gün almaktadır. Sonuçta öğrencilerin dersleri boş geçmektedir. Bunu önlemek için sadece raporlu/izinli olunan günlerin ek ders ücreti kesilmelidir.
- Sınıf öğretmenlerinin üniversitede iken yan alan adı verilen dersi almış olmalarına göre branş öğretmenliğine atanmaları da hatalı olmuştur. Bu şekilde 4+4+4 kesintili zorunlu eğitim sisteminden kaynaklanan sınıf öğretmeni fazlalığı ortadan kaldırılmaya çalışılmış fakat başka bir yara açılmıştır. 20 yıl sınıf öğretmenliği yapmış bir sınıf öğretmeni 22-23 yıl önce almış olduğu (sadece 8 kredilik Çocuk Edebiyatı) dersi nedeni ile liseye edebiyat öğretmeni olarak atanma hakkını kazanmış ve binlercesi bu şekilde atanmıştır. Lise formasyonu ile ilkokul formasyonu arasındaki farkın acilen hizmet içi eğitim yoluyla kapatılması gerekmektedir. Veliler, artık çocuklarının dersine giren öğretmenin gerçek branş öğretmeni mi, yoksa sınıf öğretmenliğinden geçme öğretmen mi olduğunu sorgulamakta ve bu öğretmenlerin çocuğunun dersine girmesine tepki duymaktadır.
- Eğitim kurumlarına yönetici atama kriterlerinde daha titiz davranılmalı; sınav puanı ve hizmet puanı gibi veriler dengeli olarak kullanılmalıdır. Zira salt sınav puanına göre atama yapıldığında idarecilik yeteneği olmayan fakat sınav performansı yüksek adaylar göreve gelmekte; sadece hizmet puanı vb. kriterler baz alındığında ise mesleğin son demlerini yaşayan, idealizmini yitirmiş öğretmenler dinlenme ihtiyaçlarını gözde okullarda gidermektedirler.
Bu ve diğer alanlarda yayımlanan mevzuat hükümleri mutlaka MEB uzman ve hukukçularınca hazırlanmalı, böylece kurallar ve uygulamaların sık sık idari yargı önüne götürülmesinin önüne geçilmelidir.
- Özellikle kenar semtlerde ve göç alan bölgelerdeki okullarda öğretmen ve öğrenci güvenliği tehlikeli boyutlara ulaşmış durumdadır. Okulların bu sorunu dikkate alması ve çözüm üretmesi gerekmektedir.
- Okullarımızın mali sorunlarını çözmek için bakanlığımız “kişi bazlı ödenek sistemi ”gibi bir yöntem uygulamalıdır. Bu sistemde her il ve her ilçedeki okullar için belli kriterlere göre bir düzenleme yapılabilir. Okulun tüm ihtiyaçları bu ödenekle karşılanır. Sıkı bir takiple ödeneğin kullanımı izlenir.
- Gerek bakanlığımızca yaptırılan gerekse hayırseverlerce inşa edilen eğitim kurumlarının inşaat denetim, teslim alma işlemleri çok titiz bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Denetimler tam yapılmadığından milyonlarca lira harcanarak yapılan eğitim kurumlarının hali içler acısıdır.
- Etkileşimli Tahtanın eğitim-öğretim sistemini olumlu yönde etkilediği aşikâr bir gerçektir. Ancak derslerde öğretim içerik ve materyallerinin yetersizliği nedeniyle etkin bir şekilde kullanılamamaktadır.
- Öğretmenlerin birçoğunda ‘MEB öğretmenlere değer vermiyor’ yargısı son dönemlerde artmıştır. Bu algının süratle tamir edilmesi gerekmektedir.
- Her kademedeki yöneticilerde düşünüldüğü bilinen zorunlu yer değiştirme işlemlerinin 444 uygulamasına zarar vermemesine özen gösterilmelidir.
- Hizmet içi eğitim uygulamalarının hızla gerçek ve Bakanlıkça hedeflenen sonuca doğru gittiği gözlemlenmektedir. Bu iyi bir gelişme olup özellikle Bakanlık dışı eğitimcilerce ağırlıklı desteklenmesi önerilir.
- Özellikle 2010 yılı ve öncesinde sık sık herhangi bir nedene bağlı olarak gerçekleştirilen öğretmen nakilleri, özellikle kırsal kesim, kenar semtler, küçük şehirlerdeki okulları öğretmensiz bırakmış veya bu okullarda ağırlıklı olarak tecrübesiz öğretmenlerin yoğunlaşmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, son dönemdeki ilkeli atama takvimi eğitim öğretimi olumlu yönde etkilemektedir. Çünkü sık sık yer değiştiren öğretmen varlık sebebi olan öğrencisini bir kenara itmekte, eğitimde amaçlanan sonuç zayıflatılmaktadır.
- Eğitim politikalarının ve programlarının içerik değişimleri ile ilgili olarak öğretmenlerin yeteri kadar bilgilendirilmeleri önemlidir.
- Mevcut şartlarda, bursluluk sınavına giriş şartı gelire endekslidir. Ancak başarının desteklenmesi ve özendirilmesi için başarı burslarının verilmesi de düşünülebilir. Mevcut kriterlere göre maddi duruma bakılmaksızın az da olsa başarının desteklenmesi eğitime verilen önemi daha belirgin hale getirecektir.
02.12.2012