Atölye Çalışması (Hüseyin Gün)


Bahçelievler Müftümüz Hüseyin Gün’ün eğitimci olduğu sanal atölye çalışmamızda “21. Asırda Helal Haram Duyarlılığı” konusu ele alındı.
Kur’an tilaveti ile eğitimine başlayan Gün güncel meseleler de dahil olmak üzere katılımcıların sorularını ayet ve hadisler ışığında yanıtladı.
Gün’ün konuşmasından satır başları:
Allah (c.c.) İnsanoğlunu dünyada halife olarak yaratmış. Kur’an’da insanoğlunun yaratılışının üstünde dururken eşref-i mahlukat, en güzel şekilde yaratılmış olarak bahsediyor.
Hayvanlarda olmayan akla iradeye ve meleklerde olmayan iyilik ve kötülüğü işleme kabiliyetine sahip insanoğlu hayvanlar ve meleklerin ortasında farklı bir yaratılışla yaratılmış. Bu sebeple sınırsız bir yükseliş veya sınırsız bir alçalış olması mümkün.
Bu dünyada imtihan için yaratıldık. Allah (c.c.) yaratılış gayemizle imtihana tabi tutmakta. Ölümü de yaşamı da yaratan Allah.
Hz. Adem’den bugüne nerede ise 120milyar insan gelmiş geçmiş bu hayat serüveni kıyamete kadar devam edecek.
Başıboş bırakılmadığımızın göstergesi kitaplar, peygamberler ile o yolları (dünya hayatında uyacağı kurallar silsilesi yani helal ve haramları) bildirmiş.
Helal, yapılmasında herhangi bir sakınca olmayan yapıldığında insana günah kazandırmayan davranışlardır.
Haram, yasaklanma, mahrum etme bir şeyin yapılmamasını kesin ve bağlayıcı şekilde istemediği şeylerdir.
Hz. Adem’den bu yana peygamberlere ve ilahi kitaplara baktığımızda helaller fazladır haramlar azdır.
İslam’a göre bir şeyin helal veya haram olması otoritelere, başka insanlara, ideolojilere göre değildir, onların bir şeye helal ya da haram deme hakkı yoktur.
Günümüzde helal ve haramı tartışır hale geldik, şeriata rıza göstermek lazım. Allah’ın koyduğu ilahi hükümler bizim için bağlayıcıdır.
Peygamberler ya vahiyle bildirilen helal haramı bildirirler ya da tavzih ederler.
Bakara, Maide, Yunus Surelerinde birçok yerde helal ve haramdan bahsetmektedir.
Dört ilahi kitap ve suhuflar çalmayın, komşuya iyi davranın, puta tapmayın, birbirinizi öldürmeyin diyor. Gerek Yahudilikte gerek Hristiyanlıkta bu emirler vardır.
Allah insanoğlunun bir dengede hareket etmesini ister.
İnsanlar haramları kısıp helalleri geniş olarak kullanabiliyor.
Helal ve haramlar içerisinde hareket etmeyen insan hem bu dünyada hem ahirette zarara uğrar.
Ahlak ve adalet bu iki prensibin üstüne haram ve helal oturtulabilir. Bu sebeple dünyada ciddi sorunlar yaşıyor.
8 milyar insanın 1 milyarı yatağa aç giriyor. Gıda yönünden israf edilenleri adaletli bir şekilde kullanabilmiş olsak aç olan insanların beş katını doyurabiliriz.
Tarih boyunca helal ve haram çizgisinden sapıldığı her dönemde özellikle günümüzde artmış bir şekilde bir kesim açlık, susuzluk yokluk yaşıyor bir kısım bolluk içinde yaşıyor.
Niye helal niye haram denmiş, niçin böyle bir ayrıma gitmiş? Maide Suresi 100. Ayet-i Kerime bunu açıklıyor.
Helal de haram da birdir diyenler var.
Nefsimize bazı haramlar hoş gelebiliyor. İyi kötü, temiz pis bir değildir.
Kur’anı Kerimde onlarca yerde helal ve haram vurgulanmıştır.
Peygamber Efendimiz ashabını da uyarmış.
Haramlar Allah katında da haram, helaller Allah katında da helal. Hakkında sukut ettiği şeyde affedilmiş şeydir. İnsanoğlu sual sormak suretiyle hareket alanını daraltabilir.
21.asırda helal haram hassasiyetinde insanların şirazesi şaştı.
“Faiz de bir ticaret gibidir”, “Paranın, sermayenin hakkıdır” diyenler var. Peygamber Efendim faizin haram, alış verişin helal olduğunu söylemiştir.
Şüpheli şeyler var. Bunlara hassasiyet göstermeyen insanlar şüpheli alanlara dalıverirler. Şüpheli şeylerden sakınmak insanı korur.
Yeni problemlerin çözülmesi gerekiyor, zaman zaman öyle konular var ki çetrefilli.
Helal ve haram vücuda, kalbe etki eder.
Helal lokma ile beslenme, helalle hayatını devam ettirme önemlidir.
Haramla gıdalanan bir kimseden ancak haram işler sadır olur.
Peygamberimiz diyor ki “Öyle bir zaman gelecek ki kişi aldığının helal mi haram mı olduğuna dikkat etmeyecek”.
Kalitesine bakıyoruz ama helal, haram, meşru, gayrimeşru hassasiyetini göstermiyoruz. Hayatımızda var olan bütün imkanlara rağmen hanelerimizde yaşanan problemler ve huzursuzluklar da bu hassasiyeti göstermememizin de tesiri var.
“Helal haram ver Allah’ım çoluk çocuk yer Allah’ım” anlayışı çok yanlış.
Helal ve haramın da içinin boşaltıldığın görüyoruz. Yahudiler de bunu yapmışlar. Cumartesi alışveriş yasaklanmış, balık avlamamaları gerektiği halde ağı cumartesi kurmuş pazar toplamışlar.
İyileri öne koyuyor verdiği malla kalite farkı var. O malı o şekilde vermenin de haram olduğunu ıskalıyor.
Peygamberimiz 14. asır evvel Medine hurma pazarında hurmaların iyisini üst tarafa kötüler alta tarafa koyana “Bizi aldatan bizden değildir” demiştir.
Peygamber Efendimiz bizim örneğimiz ve öğreticimizdir.
Tertemiz bir hayatla bu dünyadan ayrılabilmek en önemlisidir.
Sırtımızda yüklerle değil, arınmış, annemizden doğduğumuz gibi gidebilmektir helal ve haram hassasiyeti.
İmanı muhafaza etmek avuçta kor tutma kadar zor. Helal ve harama dikkat etmekte böyle. Helal ve haram noktasındaki hassasiyetinin devamlı sınandığın bir süreç yaşıyoruz.
Maide Suresi, sofra anlamına gelir. Yiyecek hususundaki helal ve haramlar var.
Fatiha’dan başlayarak Nas Suresine kadar insanın kendisini muhasebe edeceği anlayışa sahip olması gerekiyor.
Dualarımızın kabul olması, aile huzurumuzun-saadetimizin tesisinde, ahiretteki durumumuzda helal ve haram konusundaki hassasiyetimiz etkili olacaktır.
Kur’an’da 21-22 yerde israfla ilgili ayetler var. “Yiyiniz içiniz israf etmeyiniz”.
Ülkemizde 2019 verilerine göre 214milyar TL gıda israfı var.
2019 yılında dünya nüfusunun 821milyonu aç olarak yatağa giriyor.
2020 yılında 3milyar insan sağlıklı beslenmediği için hastalıklarla pençeleşiyor.
Günde 25bin insan açlıktan vefat ediyor.
Günde 10 saniyede bir açlıktan bir çocuk ölüyor.
Adaletli bir paylaşım olsa açlıktan kimse ölmez.
BM’nin araştırması yiyeceklerin ölen insanların 15 katına denk geldiği, aç 900milyon israf edilen 15 katı.
Ülkemizde bir yılda 1,7milyar adet ekmek çöpe atılıyor.
Netice itibarıyla helal haram hassasiyeti göstermeyenin hem dünya hayatında hem ahiret hayatında mutluluğu yakalaması mümkün olmaz.
Helal ve haram dengesinde bütün insanların ortak hareket etmesi gerekir. Bunu da ahlak ve adalet temelinde gerçekleştirebilir.
Ebedi saadeti tehlikeye sokacak durumlardan son derece dikkatli olmalıyız. Şüphelerden sakınmamız gerek bu şekilde mutluluğa ereriz. Aksi takdirde hem dünyada hem ahirette saadet getirmez. Adalet ve ahlak prensibiyle ilahi kurallara uygun bir hayat ortama koyamıyoruz.
Bir yandan açlık çekenler bir yandan obez ve bundan kaynaklı hastalıklarla uğraşanlar var.
Müslümanlar faizsiz bir sistemi kurmak zorundalar bu kanayan bir yaramız. Helal kazanacak helal harcayacak. Paranın değeri kaybolmasın diyorlar. Maaşlar bankalardan geçiyor. Her şey iç içe geçmiş durumda. Peygamber Efendimiz“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki faiz yemeyen hiç kimse kalmayacak! Kişi doğrudan yemese bile ona tozundan bulaşacak.”demiştir.
Faizden korunmaya çalışmamız bile önemli. Bu çaba ve gayret bile Rabbimizin katında önemli.
Faizsiz bir ticari sistem kurulmalı.
Kullanılması haram diyoruz, domuzun eti haram olduğu gibi ondan sadır olan şeyler de haramdır, diyanetin fetvası var.
Kuran-ı Kerimin hazine olduğunun farkında değiliz. Allah (c.c.) “Vay o namaz kılanların haline ki…” diyor vay o namaz kılmayanların haline ki demiyor.
Zengin İslam ülkelerinin sermayelerinin %90’ı Avrupa’da bankalarda o da yine Müslüman ülkelere kredi olarak veriliyor.
Kendini sosyal içici olarak tanımlayıp alkol alanlar için şunu ifade etmeliyiz ki “Çoğu haram olanın azı da haramdır”.
Faiz alan veren aracılık edenler hepsi aynı hükme tabidir.
Faizsiz bankacılık Ayrı bir ihtisas alanı. Kâr payı faiz ayırımı var. Kâr zarar ortaklığına dayalı. Tasarruflarını topluyorlar karz-ı hasen kullanmak suretiyle sermaye ihtiyacı olanlara sermaye oluşturuyorlar oradan edilen kâr varsa kârın zarar varsa zararın bölüştürülmesi. Haram kıldığı şeylere destek olarak kar elde ediyorsa o da haramdır.
ÖZGEÇMİŞ (Hüseyin Gün)
1969 yılında Konya'nın Çumra İlçesine bağlı Apa Köyünde doğdu.
İlk, orta ve lise tahsilini Konya'da tamamladı.1995 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu.
1997 yılında Diyanet işleri Başkanlığı tarafından yapılan sınavı kazanarak Diyarbakır’ın Dicle ilçesine Müftü olarak tayin edildi.
Sırasıyla Derebucak ve Halkapınar İlçe Müftülüğü görevlerinde bulundu.
2001-2005 yılları arasında Almanya'nın Karlsruhe şehrinde Din Görevlisi olarak görev yaptı.
2009-2014 yılları arasında Karapınar İlçe Müftüsü, 29.09.2014 - 18.11.2019 tarihleri arasında Çukurova İlçe Müftüsü olarak görev yaptı.
27.11.2019 tarihinde Bahçelievler İlçe Müftüsü olarak göreve başlayan Gün, evli ve 3 çocuk babasıdır.